Kutadgu Bilig - Reşit Rahmeti Arat
Kutadgu Bilig'in Reşid Rahmeti Arat tarafından neşredilen bu baskısının ön söz ve giriş kısımlarını içeren bu belge, eserin nüshaları, Kara-Hanlılar dönemi ve eserin yazarı Yusuf Has Hacib hakkında detaylı bilgiler sunmaktadır.
**Ön Söz ve Metin Tespit Çalışmaları:**
* Eldeki Kutadgu Bilig nüshalarının (Fergana, Mısır ve Herat) eserin yazıldığı tarihten çok sonraya ait olduğu ve aralarındaki farkların fazlalığı nedeniyle hiçbirinin esas kabul edilmediği belirtilmiştir.
* Metnin tespitinde, Türk dil bilgisinin güncel sonuçlarına göre, üç nüshadan da faydalanılarak asıl nüshaya en yakın şeklin elde edilmeye çalışıldığı açıklanmıştır.
* Çalışmanın hacimli olması ve nüsha farklılıkları nedeniyle notların ve izahların sınırlı tutulduğu, eserin dil ve konusu hakkında ayrıca araştırmalar yapılmasının zaruri olduğu vurgulanmıştır.
* Willi Bang-Kaup'un hatırası saygıyla anılmış ve Milli Eğitim Bakanları Hikmet Bayur ile Hasan Ali Yücel'e ve Dr. Adnan Adıvar'a teşekkür edilmiştir.
**Giriş:**
* **Ķutadġu bilig ve Türklük Bilgisi:** Kutadgu Bilig'in Türk dili, edebiyatı ve kültür tarihinin muazzam eserlerinden biri olduğu, ancak filoloji alanındaki yetersizlikler ve dağınık araştırmalar nedeniyle tam olarak işlenemediği belirtilmiştir. Eserin Arap harfleriyle yazılmış nüshalarının ancak son yıllarda neşredilebildiği ve eski neşirlerin (Radloff neşri gibi) transkripsiyon zorlukları yüzünden geniş kitleye ulaşamadığı anlatılmıştır.
* **Kara-Hanlılar ve Komşuları ile Münasebetleri:** Eserin yazıldığı Kara-Hanlılar devrinin siyasi ve kültürel açıdan meçhul kaldığı, kaynakların yetersiz olduğu ve hükümdar silsilelerinin tam olarak tespit edilemediği ifade edilmiştir. Kutadgu Bilig'in ithaf edildiği **Tavğaç Uluğ Buğra Kara Han (Hakan) Ebu Ali Hasan b. Süleyman Arslan Kara Han (Hakan)**'ın bile cetveldeki yerinin ancak bir mahkeme vesikası ile belirlenebildiği kaydedilmiştir.
* Kara-Hanlıların İslamiyet'i kabulü, merkezleri (Kâşgar, Balasagun, Özkend) ve batıya doğru genişlemeleri ele alınmıştır.
* Kara-Hanlıların Gazneliler ve daha sonra Selçuklular ile olan münasebetleri, ittifaklar, evlilikler ve savaşlar detaylandırılmıştır. Kara-Hanlılar devletinin iç istikrarsızlık ve hanedan mensupları arasındaki rekabet nedeniyle beklenen kültürel neticeleri veremediği ancak milli hususiyetleri koruduğu belirtilmiştir.
* Kültür alışverişinin resmi ve gayri resmi yollarla (evlilikler, ziyaretler, ticaret) gerçekleştiği, Mahmud Kaşgari'nin buna bir örnek teşkil ettiği ve Kâşgar'ın hem batı hem de Uygurlar aracılığıyla doğu ile münasebetlerini sürdürdüğü ifade edilmiştir.
* **Kâşgar Hükümdarı Hasan b. Süleyman:** Kutadgu Bilig'in ithaf edildiği Kâşgar hükümdarı Hasan b. Süleyman'ın unvanları ve nesebi (Fergana nüshası ve Yârkend mahkeme vesikasına göre) verilmiştir. Hükümdarlığının 47 yıl sürdüğü tahmin edilmekte ve eser ona takdim edildiğinde (462/1069-1070) Kâşgar'ın huzur diyarı olarak şöhret bulduğu anlatılmıştır.
* **Kara-Hanlılar Devrinde Yazılan Eserler:** Kara-Hanlılar devrine ait günümüze ulaşan eser sayısının az olduğu, Barthold'un zikrettiği eserler (Türkistan ve Hıtay tarihine ait bir eser, Agražų 's-siyase fi ilmi 'r-riyase ve Ebü'l-Fütuh Abdü'l-Ġafir'in Kâşgar tarihi) ve Cemal Karşi'nin çalışmaları hakkında bilgi verilmiştir.
* **Yusuf Has Hacib:** Eserin yazarı Yusuf Has Hacib'in, Mahmud Kaşgari ile aynı devrin münevverleri olduğu; Mahmud'un dış milli bünye (dil ve coğrafya) ile Yusuf'un ise iç milli bünye (toplumsal yapı ve ahlak) ile ilgilendiği karşılaştırılmıştır.
* Yusuf'un doğum yerinin Balasagun Kuz-Ordu olduğu, asil bir aileden geldiği, eserini Balasagun'da yazmaya başlayıp Kâşgar'da tamamladığı ve hükümdar tarafından kendisine **Haş Hacib** unvanının verildiği kaydedilmiştir.
* Eserini 462 (1069/1070)'de tamamladığı ve bu tarihte 50 yaş civarında olduğu tahmin edilerek doğum yılı 410 (1019) civarı olarak öne sürülmüştür.
* Eserde kut (saadet) ve ukuş (akıl)'u temsil eden Ay-Toldı ve Ögdülmiş'in şahsında şairin kendisini tasvir etmiş olabileceği ileri sürülmüştür. Yusuf'un inançlı bir Müslüman olduğu, ibadetin tek başına bir gaye olmadığı, insanın cemiyete faydalı olması gerektiği fikrine sahip olduğu ve bu dünyada iyi ad bırakarak yaşamanın en yüksek gaye olduğu belirtilmiştir.
* **Ķutadġu bilig:** Eserin adından (kut-ad-ġu bil-i-g) anlaşıldığı gibi, insana her iki dünyada kutlu olmak için lazım olan yolu göstermek maksadıyla kaleme alınmış bir hayat felsefesi sistemi kurduğu belirtilmiştir.
* Eserin dört temel şeyi (neñ) ve bunları canlandıran simgesel şahsiyetleri şunlardır: 1. **Kün-Toğdı** (köni törü/doğru kanun), 2. **Ay-Toldı** (kut/saâdet, ikbâl, devlet), 3. **Ögdülmiş** (ukuş/akıl) ve 4. **Odġurmış** (akıbet/hayatın sonu).
* Yusuf'un arûz kalıbını kullanarak Uygur ananesini devam ve inkişaf ettirdiği ve eserini yarı hikâye, yarı temsil tarzında kaleme aldığı belirtilmiştir.
* **Ķutadġu bilig'in Asıl Nüshaları:** Eserin unutulmuş ve iki defa yeniden canlanarak aydınlığa çıkarıldığı ve bu canlanmalarda esere manzûm ve mensûr mukaddimeler eklendiği belirtilmiştir.
* İlk eklenen manzûm mukaddimede esere Çinlilerce *Edebü 'l-müluk*, Maçinlerce *Enisü 'l-memalik*, şark ilinin büyüklerince *Ziynętü 'l-ümera*, İranlılarca *Şahname* ve Turanlılarca *Kutadğu bilig* adlarının verildiği söylenmiştir. Bu mukaddimede eserin Siyasetnâme olarak telakki edildiği ve dördüncü temel olan akıbet'in **kanaʻat** olarak geçtiği kaydedilmiştir.
* Daha sonraki bir devreye ait mensûr mukaddimede ise Yusuf'un doğum yeri Balasagun olarak verilmiş ve akıbet, yine **kanaʻat** olarak geçmiştir.
* **Ķutadġu bilig'in Bugünkü Nüshaları:**
* Eldeki üç nüshanın (Herat, Mısır ve Fergana) eserin üçüncü tedvinine ait olduğu ve aralarında önemli farklar bulunduğu belirtilmiştir.
* **Herat nüshası**nın Arap harfleriyle yazılmış bir nüshadan Uygur harflerine çevrildiği, 4 Muharrem 843 (17. VI. 1439)'te istinsah edildiği ve çeviride müstensih hataları, atlamalar ve eksiklikler bulunduğu detaylandırılmıştır.
* Kâşgar'da İslamiyet'in yayılmasıyla Uygur alfabesi yanında Arap alfabesinin de kullanıldığı, ancak Uygur alfabesinin de resmi yazışmalarda XIV. asra kadar hakimiyetini sürdürdüğü ileri sürülmüştür.