Psikiyatristlerin Sır Saklama Yükümlülüğü ve Bildirim Yükümlülüğü Arasında Yaşadığı İkilem ve Çıkış Yolu
Belgenin başlığı "PSİKİYATRİSTLERİN SIR SAKLAMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ VE BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜ ARASINDA YAŞADIĞI İKİLEM VE ÇIKIŞ YOLU"dur ve psikiyatristlerin mesleklerini icra ederken karşılaştıkları sır saklama ve bildirim yükümlülükleri arasındaki hukuki ve etik ikilemi incelemektedir.
**Temel Konular ve Özeti:**
* **Sır Saklama Yükümlülüğü:**
* Psikiyatristler, yaptıkları tıbbi müdahaleler nedeniyle hastalarına karşı sorumludur ve en önemli yükümlülüklerinden biri, mesleklerinin icrası sebebiyle öğrendikleri bilgileri gizli tutmaktır.
* Bu yükümlülük, hekim-hasta arasındaki güven ilişkisinin temelini oluşturur ve hukuki dayanağını vekâlet sözleşmesi, Anayasa'daki özel hayata saygı hakkı (AY m.20/3) ve Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi (m.4) gibi düzenlemelerden alır.
* Sır saklama yükümlülüğü sadece hastanın sağlık durumuyla ilgili bilgileri değil, aynı zamanda kişisel, ailevi, mesleki, ekonomik ve mali durumu içeren bilgileri de kapsar ve hastanın ölümünden sonra bile devam eder.
* Bu yükümlülüğe aykırı davranışlar, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 136. maddesinde düzenlenen "Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme, Yayma veya Ele Geçirme" suçu kapsamında cezai sorumluluk doğurabilir.
* **Bildirim Yükümlülüğü ve İkilem:**
* Psikiyatristlerin diğer hekimler gibi kanundan kaynaklanan bildirim yükümlülükleri de bulunmaktadır. TCK'nın 280. maddesi, sağlık mesleği mensuplarına "Görevini yaptığı sırada bir suçun işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşmaları halinde durumu yetkili makamlara bildirme" yükümlülüğü getirir.
* Psikiyatristler, hastalarıyla kurdukları özel ilişki gereği, teşhis ve tedavi için hastaların özel hayatına derinlemesine girmek zorunda olduklarından, diğer hekimlere kıyasla daha fazla hassas bilgiye sahip olurlar.
* Bu durum, psikiyatristleri sır saklama yükümlülüğü ile TCK m. 280'deki bildirim yükümlülüğü arasında bir ikileme iter. Sırrı saklarsa TCK m. 280'i, bildirirse TCK m. 136'yı ihlal etme riskiyle karşılaşabilirler.
* **Gizlilik İlkesinin Esnetilebileceği Durumlar (Sır Saklama İstisnaları):**
* Hastanın rızası.
* Üçüncü kişilerin zarar görme ihtimali (örneğin cinsel yolla bulaşıcı hastalıklar).
* Teşhis ve tedaviye birden fazla hekimin katılması (konsültasyon ve sevk durumlarında, mümkünse kimlik bilgileri saklı tutularak).
* Çocuk istismarı gibi durumlarda bildirim zorunluluğu.
* Ergenlerde ciddi intihar düşüncesi veya girişimi varsa ebeveynin bilgilendirilmesi.
* Tedavinin aile bilgisi dahilinde yürütülmesi (hasta aksi yönde beyan etmedikçe).
* Tıbbi araştırmalar (bilgilerin anonimleştirilmesi şartıyla).
* İddia ve Savunma Hakkı (hekimin kendisine açılan davada kendini savunması için gerekli bilgilerle sınırlı olarak).
* Yetkili Merciin Talebi (mahkeme veya savcılığın talebi, ancak psikiyatristlerin tanıklıktan çekinme hakkı kapsamında bilgileri vermemesi mümkündür).
Makale, psikiyatristlerin bu ikilem karşısında kanun ve etik kurallar çerçevesinde nasıl bir tutum sergilemeleri gerektiğini tartışmayı amaçlamaktadır.