YÜKSEKKAYA LAW OFFICE KÜTÜPHANE

HUKUK

Şeyh Sait İsyanı ve Şark İstiklal Mahkemesi

Doküman, Ahmet Süreyya Örgeevren'in "Şeyh Sait İsyanı ve Şark İstiklâl Mahkemesi" adlı kitabının bir bölümünü içermektedir. Kitap, Şark İstiklal Mahkemesi Savcısı olan yazarın, 1925'te gerçekleşen Şeyh Sait İsyanı, isyanın hazırlık süreci, gelişimi ve Şark İstiklâl Mahkemesi'ndeki yargılama safhalarına dair tanıklıklarını, belgeleri ve hatıralarını içermektedir.

**Temel Konular ve Özeti:**

* **Yazar ve Kitap Hakkında:** Yazar Ahmet Süreyya Örgeevren'in (1889-1969) Balıkesir (Karesi) mebusu iken Takrir-i Sükûn Kanunu'nun kabulü üzerine kurulan Şark İstiklâl Mahkemesi'nde 7 Mart 1925'ten itibaren yaklaşık bir buçuk yıl savcılık yaptığı belirtiliyor. Kitabın, isyandan 32 yıl sonra (1957) Dünya Gazetesi'nde tefrika edildiği ve yazarın isyanı "Şeyh Said sehpaya götürülmesi sırasında mahkeme reisi Ali Saip Bey'e açıkça kızgınlık ve 'güvensizliğini' belli ederken, Süreyya Bey hakkında 'memnuniyetini' ifade edici sözler kullanması" gibi olaylarla objektif bir şekilde ele aldığı vurgulanıyor.
* **İçerik (İçindekiler Bölümünden):** Kitap, isyanın ilk ayaklanma anından (Piran), Şeyh Said'in af dilemesine, sakladığı hakikatlere, verdiği emirlere, isyancıların beyannamesine, Ankara'daki siyasi yankılarına (Fethi Bey'in düşmesi, İsmet Paşa'nın gelişi, Takrir-i Sükûn Kanunu'nun çıkarılması), İstiklâl Mahkemeleri'nin kurulmasına ve Şeyh Said ile arkadaşlarının yargılanma süreçlerine (sorgulanmaları, itirafları, idamlar) kadar geniş bir yelpazeyi ele almaktadır.
* **İsyanın Başlangıcı ve Hazırlığı:** Şeyh Sait İsyanı'nın, Ahmet Süreyya Örgeevren'e göre, önceki isyanlara benzemeyen, toplumsal ve siyasi bir afet olduğu belirtiliyor. Şeyh Said, isyanın başındaki "Emîr-ül-Mücahidîn" unvanını almış olmasına rağmen, mahkemedeki sorgusunda hareketin önünde veya ardında olmadığını, herkes gibi içinde bulunduğunu ve hadisenin Piran'daki bir jandarma vakası üzerine kendiliğinden patlak verdiğini iddia etmektedir. Ancak savcı, Piran'daki olaydan 27 gün önce Şeyh Şerif'e yazılan, isyanın planlı olduğunu gösteren 17 Kanunusani 1341 (17 Ocak 1925) tarihli mektubu (fotokopisi de verilmiştir) kanıt olarak sunmaktadır. Bu mektupta, Şeyh Şerif'e silah ve cephane (emanetler) göndermekten ve Allah'ın takdirine göre hareket edileceğinden bahsedilmektedir.
* **Şeyh Said'in İfadeleri:** Şeyh Said, Kürtlük davası gütmediğini ve isyanın planlı olmadığını sürekli inkâr etmiştir. Amacının sadece din ve şeriat hükümlerinin uygulanmasını sağlamak olduğunu belirtmiş, isyan başarısız olsa bile hükümetten bu talebi ileteceklerini söylemiştir. Sorgusunda, isyan sırasında bir kadına tecavüz eden asi hakkında şeriat hükmü olan recm cezasını, askerlerinin dağılmasından endişe ettiği için ertelediğini itiraf etmiştir.
* **İsyancıların Belgeleri:** Ele geçirilen belgeler arasında, Şeyh Said'in kardeşlerinden Abdürrahim'in evinde bulunan ve "MÜSTAKİL BİR İSLÂM HÜKÜMETİ vücuda getirmek" amacını belirten bir taahhütname/beyanname bulunmaktadır. Ayrıca Şeyh Said'in "Emir-ül-Mücahidîn" unvanıyla cephe kumandanlarına görevlendirme emirleri verdiği ve hükümet kuvvetlerine "düşman askeri" denildiği görülmektedir.
* **Kürtçülük İddiaları ve Hareketi Başlatma Sebebi:** Şeyh Said, Yusuf Ziya Bey'den Kürt hükümeti kurma davasını duyduğunu kabul etmiş ancak kendisinin bu davada olmadığını öne sürmüştür. Yazar, isyanın planlı Kürtçülük davası olduğunu (Seyyid Abdülkadir'in yargılanması ve İngilizlerle temasları gibi delillerle) savunmaktadır. Ayrıca, 1924'te Bitlis'te kurulan Divan-ı Harbi Mahsus'un Kürt liderleri hakkındaki idam kararlarının, Şeyh Said'i zorla hareket etmeye iten bir sebep olabileceği belirtilmektedir.