YÜKSEKKAYA LAW OFFICE KÜTÜPHANE

HUKUK

Tarihi Davalar

Belge, Sir John Macdonell'in "Tarihî Davalar" başlıklı konferanslarının Mehmet Osman Dostel tarafından Türkçeye çevrilmiş kitabının ilk bölümlerini içermektedir.

**Kitabın Künyesi ve İthaf:**

* Yazan: Sir John Macdonell, K.C.B. (Sabık King's Remembrancer ve Yüksek Adaleti Divanı azasından).
* Türkçeye çeviren: Avukat Mehmet Osman Dostel.
* Yayıncı: İstanbul Barosu Neşriyatı.
* Basım Yılı ve Yeri: İstanbul, 1941, Arkadaş Basımevi.
* İthaf: Çevirmen, kitabı merhum ağabeyi Avukat Mustafa Naşit'in aziz hatırasına ithaf etmiştir.

**Bir Kaç Söz (Çevirmenin Önsözü):**

* Kitap, Sir John Macdonell'in Oxford Üniversitesi Matbaası'nın izniyle tekrar basılan yedi konferansından oluşmaktadır. Kitapta yer almayan diğer konferanslar İskoçya Kraliçesi Mary, Sir Walter Raleigh, Catherine d'Aragon ve Les grands Jours d'Auvergne'dir.
* Eserin İngilizcesi ilk kez 1931'de "Mütefekkirin Kütüphanesi" serisinin 23. kitabı olarak yayımlanmıştır.
* Çevirmen, kitabı başlangıçta sadece İngilizce bilgisini artırmak için okumaya başlamış, ancak konunun cazibesi ve müellife duyduğu hayranlık sayesinde tercüme etmeye karar vermiştir. Konu, insanlığın yetiştirdiği mümtaz simaların "adalet namına uğradıkları feci akıbetlerin hikayesi"dir.
* Çevirmen, eserin hukuki yönünün yanı sıra, her aydını ilgilendirecek derin, beliğ ve hakimane görüşler içerdiğini, ilme yakışan bir tarafsızlık ve hür düşünceyi muhafaza ettiğini belirtir.
* "Adalet nazlı büyüyen bir nebattır," ve "korku olan yerde adalet olamaz," gibi sözlerin hukukçu olmayanları da düşündüreceğini ifade eder.

**Önsöz (Kitabın İngilizcesinden - Lord Shaw of Dunfermline tarafından):**

* Lord Shaw of Dunfermline, Sir John Macdonell'in yakın arkadaşı olduğunu ve onu zamanının hukukşinaslarının ilk safına koyduğunu belirtir.
* Sir John Macdonell'in hayatı hakkında bilgi verir: 1845'te İskoçya'da doğmuş, Aberdeen Üniversitesi'nden klasik ilimler diploması almış, gazetecilik yapmış ve avukat olarak başarılı olmuştur. King's Remembrancer, Adlî İstatistikler tabiliği gibi görevlerde bulunmuş, şövalye ve K.C.B. unvanlarını almıştır.
* 1901'de Londra University Collège'de Mukayeseli Hukuk Quain Profesörü tayin edilmiş ve yıllarca Hukuk Fakültesi Dekanlığını yapmıştır.
* Siyasî Davalar Külliyatı (Reports of State Trials) neşrine nezaret eden komitenin Kâtipliğini ve Tabiliğini yapmıştır.
* Yazar, Macdonell'in Latince, Fransızca, Almanca ve İtalyancaya vakıf olduğunu ve hukukî araştırmalarında bu dilleri kullandığını vurgular. "Grotius Cemiyeti" ile "Mukayeseli Hukuk Cemiyeti"nin kurucularındandır.
* Macdonell'in eserinin değerini, adaletin tevzii telakkisini zaman ve mekân içinde karşılaştırıp izah etme başarısında görür.
* Sokrat'ın davası üzerinden, adaletin tekâmül safhalarına dikkat çeker ve Sokrat'ın İngiltere'de Stuart veya Tudor dönemlerinde muhakeme edilseydi akıbetinin daha feci olacağını iddia eder.
* Önsöz, "Korku"nun mahkemeleri ve adaleti nasıl ihlal ve ifsat ettiğini, mahkemelerin kuvvetin bir aleti haline gelerek kurbanların Bruno, Galile veya Dreyfus olduğunu ifade eden Macdonell'in görüşüyle son bulur.

**Tabiin Bir İzahı (Kitabın İngilizcesini basan tarafından):**

* Kitabın konusunu Sir John Macdonell'in 1911-1913 yıllarında Londra University College'de verdiği konferanslar teşkil eder.
* Macdonell'in ölümü (17 Mart 1921) sonrasında evrakları incelenmiş ve bu konferansların neşre elverişli olduğu görülmüştür.
* Yazıların gözden geçirilmesi işini Mr. F. H. Lawson M. A. üstlenmiştir.
* Tabi, Macdonell'in amacının, fikir ve medeniyet tarihinin bir faslı olarak usulü muhakeme tarihine ait mesaiye katılmak olduğunu, bu nedenle tarihî davalara dair tetkiklerin yazıldıkları zamanki kıymetini koruduğunu belirtir.

**İçindekiler:**

* Kitapta incelenen tarihî davalar şunlardır: **Sokrat, Tampl Şövalyeleri, Jeanne d'Arc, Giordano Bruno, Galile, Servetus, Sihirbazlar Aleyhindeki Davalar.**

**I. Sokrat Davası:**

* Yazar, en önemli usulü muhakeme sistemlerini temsil eden tipik davaları incelemeyi amaçladığını belirtir.
* Davaları bir hukukçu olarak ele alacağını, felsefî veya ahlakî yönlerini ihmal ederek mahkemenin mahiyetini, itham sebebini, muhakeme usulünü, şehadeti, hüküm ve cezayı inceleyeceğini söyler.
* Sokrat davasının, Atina hukuk tarihinin önemli bir kısmını teşkil ettiğini vurgular.
* **Dava Zamanı:** M.Ö. 399 civarı, huzursuzluk, emniyetsizlik ve seri inkılaplar dönemi. Demokrasi yeniden tesis edilmişti (M.Ö. 403).
* **Mahkeme:** Daimi hâkimlerden mürekkep bir meslek sınıfı yoktu. 6.000 kişilik adli heyet kura ile seçilirdi. Sokrat davasında 501 kişi hâkimdi (jüri üyesi).
* **Kazaî ve Teşriî Kuvvet Ayrımı:** Kesin bir ayrım yoktu. Mahkeme, bir halk meclisine veya ücretli bir Avam Kamarası'na benziyordu.
* **Davacılar:** Âmme davası sistemi yoktu, hususî takip vardı. Davacılar: Meletus, Lycon, Anytus.
* **İddianame (Yeminli Şikâyet):** "Sokrat fenalık ediyor. Beldenin iman ettiği ilâhlara inanmıyor, bilâkis ortaya yeni ülûhiyetler atıyor. Gençliği ifsat ediyor. Ceza - ölüm." İthamın kısalığı ve müphemliği eleştirilir.
* **Muhakeme Usulü:** Davacılar söz alır, şahitler gelir, maznun müdafaa yapar. Eflatun'un Apology'sinde yer alan Sokrat'ın müdafaasının edebi ve hakikat unsurundan mahrum olabileceği şüphesi dile getirilir.
* **Hüküm ve Ceza:** 501 hâkimden 281'i mahkûmiyet yönünde oy vermiştir.
* Sokrat, hakkı olduğu üzere, mukabil bir ceza teklifinde bulunur. Bu teklif, Devlet hesabına ölünceye kadar beslenmesiydi; zira "tetkik ve tahkik edilmeden geçmiş bir ömür ve hayata asla hayat denemez." Daha sonra dostlarının isteği üzerine 30 mina para cezası teklif etmiştir.
* Sokrat, baldıran zehrini içmeden önce dostlarının kaçma teklifini reddetmiş, Devletin kanunlarına itaati vurgulamıştır.
* **Muhakemenin Değerlendirilmesi:** Yazar, Sokrat'ın muhakemesinin dürüst olup olmadığı, suçlu olup olmadığı gibi sorulara tek bir cevap verilemeyeceğini belirtir. Bazıları (Hegel gibi), milletin selameti için ölümün zaruri olduğunu savunurken, diğerleri akıbetini bir cinayet ve Sokrat'ı hürriyetin şehidi olarak görür.
* Yazar, Sokrat'ın başka bir yerde ve zamanda muhakeme edilseydi (örneğin Kilise Mahkemesi veya Tudor/Stuart İngilteresi) akıbetinin daha fena olacağını, hatta işkenceye maruz kalacağını öngörür. Günümüzde ise büyük bir yıkıcı kuvvet olarak algılanmayacağını, aksine küçümsenip sesinin duyulmayacağını ifade eder.

**II. Tampl Şövalyelerinin Muhakemesi:**

* Yazar, bu davanın (daha doğrusu davalar serisinin) tarihin muammalarından biri olduğunu, masumiyet veya suçluluk konusunda büyük müelliflerin (Michelet, Raynouard, Döllinger, Ranke, Prutz) ihtilaf ettiklerini belirtir. Yazar, tarikatin masumiyetine inanan son müelliflerin (Dr. Lea, Dr. Finke, Dr. Gmelin) görüşlerini aktarır.
* **Davanın Mahiyeti:** Tarihte eşi olmayan, yüzlerce maznunu olan ve Fransa, İngiltere, İskoçya, İtalya, Almanya, İspanya gibi Avrupa'nın büyük kısmına yayılmış beynelmilel bir davalar serisiydi. Kanun maskesi altında, beynelmilel ve imtiyazlı bir dini tarikate karşı yapılmış bir saldırı olarak nitelenir.
* **Tarikatin Kuruluşu ve Zenginleşmesi:** 1099'da Kudüs'ün fethinden sonra hacıların yollarını korumak amacıyla mütevazı bir kardeşlik cemiyeti olarak kurulmuştur. St. Bernard'ın desteğiyle kuralları sıkı ve şiddetliydi (fakirlik, afiflik, az konuşma vb.). Ancak 13. asrın sonunda çok zenginleşmişler, Avrupa'da geniş arazilere ve malikânelere sahip olmuşlar, bankerlik yapmışlardır.
* **Siyasî ve Malî Durum:** Fransız Saltanatı (Güzel Philippe - Philippe IV) fakirdi ve tarikate borçluydu. Kral, Papalıkla mücadeleden galip çıkmış ve Papa V. Clement onun kuklasıydı. Kralın etrafında Roma hukukuna göre yetiştirilmiş, kralın kudretini yükseltmeyi amaçlayan hukukçular (Pierre du Bois gibi) vardı.
* **İthamın Sebepleri:** Tarikatin zenginliği, gurur ve sefahatleri, Papa'ya dayanarak milli hâkimiyetten bağımsız bir siyaset izlemeleri ve Haçlı Seferleri'nin başarısızlığı sonrası ortaya çıkan şüphe ve inanç karışıklığı.
* **Enkizisyonun Rolü:** Enkizisyon Mahkemeleri bu takibatta merkezi bir rol oynamıştır. Monarşi ile Enkizisyon iş birliği yapmış, Enkizisyon vahşetlerin üzerine kanunilik perdesi çekmiştir.