YÜKSEKKAYA LAW OFFICE KÜTÜPHANE

Genel

Toplum Anlaşması

Yazar: J.J. Rousseau

* **Eserin Adı:** Toplum Anlaşması (yahut Siyasî Hukuk İlkeleri)
* **Yazarı:** J.J. Rousseau
* **Çeviren:** Vedat Günvol
* **Yayın Bilgisi:** Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları: 875, Batı Klasikleri: 46. Baskı Yılı: 1997.

**Çevirenin Sözleri (Sayfa 7-10):**

* *Toplum Anlaşması*, 1756-1760 yılları arasında yazılmış ve 1762'de yayımlanmıştır.
* Rousseau'nun daha geniş bir eseri olan *Siyasi Kurumlar*'dan alınmış bir bölümdür.
* Eser, adil bir toplumun temellerini belirlemeye çalışır. Rousseau, *Eşitsizlik Üzerine Nutuk*'ta insanların doğal yaşama halindeki hürriyetinin hasretini çekerken, bu eser, doğal yaşama haline dönmenin imkânsızlığı karşısında toplum içinde yaşayan insana doğal hakları sağlamak isteğinin bir ifadesidir.
* Rousseau'nun amacı, "insanları oldukları gibi, kanunları da olabilecekleri gibi ele alarak, toplum sahasında emin ve meşru bir idare kuralı bulunup bulunamayacağını araştırmaktır."
* Eser dört kısımdan (kitaptan) oluşur: Toplumun anlaşma yoluyla meydana gelişi (Birinci Kitap), hâkim varlık ve genel irade (İkinci Kitap), hükümetler (Üçüncü Kitap) ve sistemin işleyişi (Dördüncü Kitap).
* Çeviri, metne sadakat ve genç neslin yadırgamayacağı bir dil sadeliği hedefiyle yapılmıştır.

-----

**BİRİNCİ KİTAP (Sayfa 17-30):**

* **Konusu:** İnsan hür doğar, ancak her yerde zincire vurulmuştur. Toplum düzeni, tabiattan gelme olmayıp, anlaşmalara dayanmaktadır.
* **İlk Toplumlar:** Aile, bütün toplumların en eskisi ve biricik tabiî olanıdır. Çocukların babaya bağlılığı ihtiyaç ortadan kalkınca çözülür. Siyasi toplumların ilk örneği ailedir; şef baba, halk da çocuklar yerine geçer.
* **Kuvvetli Olanın Haklı Oluşu:** Kuvvet maddi bir kudrettir ve kuvvetlinin hakkı diye bir şey yoktur. Kuvvete boyun eğmek, irade işi değil, zor işidir ve vazife olamaz. Kuvvet hak yaratmaz.
* **Kölelik:** Köleliğin temeli anlaşmalardır. Bir milletin kendini satması mânasız ve hükümsüzdür. Hürriyetten vazgeçmek, insanlık sıfatından vazgeçmektir ve bu, anlaşmayla uzlaştırılamaz. Savaş hukuku da kölelik hakkına temel olamaz; savaş, insanın insanla değil, devletin devletle olan münasebetidir. Kölelik hakkı mânasız ve saçmadır.
* **Toplum Anlaşması:** İnsanlar, doğal yaşama halindeki engellerle başa çıkabilmek için, kuvvetlerini birleştirerek müşterek bir kuvvet yekûnu meydana getirmek zorundadır. Toplum anlaşmasının çözdüğü temel sorun şudur: "Üyesinden her birinin canını, malını müşterek kuvvetle koruyan öyle bir topluluk şekli bulmalı ki, bu sayede her fert herkesle birleştiği halde yine kendisine itaat etsin, eskisi gibi de hür kalsın."
* **Anlaşmanın Hükmü:** Her üye, bütün haklarıyla birlikte kendini topluma terk eder. Bu birleşme, bireysel benlik yerine, hükmi ve kolektif bir bütün meydana getirir. Bu şahsa **Cumhuriyet** veya **Siyasî Bütün** denir. Üyeler, edilgin durumda **devlet (état)**, etkin durumda **Hâkim varlık (souverain)**, benzerleriyle kıyaslandığı zamanda **(puissance)** adını alırlar. Hepsi birden **millet (peuple)**, hâkimiyete katılmaları dolayısıyla **vatandaş**, kanunlara tabi olmaları itibariyle de **tebaa** isimlerini alırlar.
* **Hâkim Varlık:** Hâkim varlık, üyelerden oluştuğu için onların menfaatine aykırı bir menfaati yoktur ve olamaz. Toplum anlaşması, genel iradeye saygı göstermeyen herkesi, bu iradeye uymaya zorlar; bu da, o kimse sadece **hür olmaya zorlanacak** demektir.
* **Toplum Hali:** Doğal yaşama halinden toplum haline geçiş, içgüdü yerine adaleti, ahlâk düşüncesini getirir. İnsan, tabiî hürriyetini ve hudutsuz hakkını kaybeder; buna karşılık, **medeni hürriyet** ile elindeki şeylerin **sahiplik hakkını** kazanır.
* **Aynî Haklar:** Devlet, toplum anlaşması dolayısıyla üyelerinin bütün mallarına sahiptir. İlk işgal hakkı, ancak sahiplik hakkının kurulmasıyla gerçek bir hak olur. Toprağın devlete terk edilmesi, gaspı gerçek bir hakka, faydalanmayı da sahiplik hakkına çevirir. Esas anlaşma, doğal eşitsizlik yerine, **mânevî ve meşru bir eşitlik** koyar.

-----

**İKİNCİ KİTAP (Sayfa 31-74):**

* **Hâkimiyetin Terkedilemezliği ve Bölünemezliği:** Hâkimiyet, genel iradenin icrasından başka bir şey olmadığı için **terk edilemez**. Hâkim varlığı ancak kendisi temsil edebilir, erk (güç) geçebilir ama, irade geçemez. Hâkimiyet aynı zamanda **bölünemez**. Genel irade ya halkın hepsinin, ya da sadece bir kısmının iradesidir. Siyaset teorisyenlerinin kuvvet ve irade, yasama, yürütme, vergi gibi parçalara bölerek hâkimiyeti hayali bir varlık haline getirmesi hatadır; bu parçalar hâkimiyetin kendisi değil, onun uygulanmasıdır.
* **Genel İradenin Yanılıp Yanılamayacağı:** Genel irade daima doğrudur ve kamunun menfaatine yöneltilmiştir, ancak halkın kararları her zaman isabetli olmayabilir. Halk bozulmaz ama, aldatılabilir. Genel irade, sadece ortak menfaati göz önünde tutar. Genel iradenin iyice ifade edilebilmesi için, devlet içinde ayrı ayrı birleşmeler (hizipler) bulunmaması ve her vatandaşın kendi düşüncesine göre fikir yürütmesi gerekir.
* **Hâkim Kuvvetin Sınırları:** Toplum anlaşması, siyasî bütüne, üyeleri üzerinde mutlak bir yetki (hâkimiyet) verir. Bir vatandaş, devlete görebileceği bütün hizmetleri görmek zorundadır, ancak hâkim varlık, tebaayı topluluğa faydalı olmayan hiçbir kayıt altına sokamaz. Hâkimiyet işi, yani genel iradenin her eylemi, vatandaşları eşit olarak yükümlü tutar veya kayırır. Hâkim kuvvet, genel anlaşmaların sınırlarını aşmaz ve aşamaz.
* **Ölüm Kalım Hakkı:** Toplum anlaşmasının gayesi korunmadır. Devletin korunması için hayatını tehlikeye atmak, zaten kişinin kendini koruma hakkından gelir. Toplum haklarını çiğneyen suçlu, vatana karşı âsilik ve hainlik etmiş olur ve bir düşman olarak öldürülür. Ölüm cezası verme hakkı hâkim varlığın hakkı değildir, başkalarına bırakabileceği bir haktır.
* **Kanun:** Kanunlar, toplum içinde birleşmenin şartlarıdır. Her türlü adalet Tanrı'dan gelir, ancak insanlar arasında kabul edilmesi için karşılıklı olması gerekir. Kanunların konusu daima geneldir. Kanun, tebaaları bir bütün olarak, hareketleri de soyut olarak göz önüne alır. Ferdî bir konuya giren hiçbir hizmet yasama yetkisine ait olamaz. Kanunla idare edilen her devlet Cumhuriyettir.
* **Kanun Koyan:** Milletlere uygun kuralları bulmak için, ihtiraslardan uzak, insan tabiatını tanıyan, yüksek bir zekâya ihtiyaç vardır. Kanun koyan, insan tabiatını değiştirebilecek, bireyi bütünün bir parçası haline getirecek yetkide olmalıdır. Kanun koyan, her bakımdan devlette olağanüstü bir duruma sahiptir. Kanun koyan makinayı icat eden mühendistir, hükümdar ise onu kuran ve işleten bir işçiden başka bir şey değildir. Kanun koyan, insanlara hükmetmemeli, sadece kanunlara hükmetmelidir.