

KİŞİSEL VERİDE HAKİMİYET UNSURU - BERAAT NEDENİ
12. Ceza Dairesi 2025/361 E. , 2025/5540 K.
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın temyizen incelenmesin üzerine Dairemizce verilen bozma kararı sonrasında verilen kararı; katılan vekili tarafından temyizi üzerine yapılan ön inceleme neticesinde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun (5271 sayılı Kanun) 298/1. maddesindeki temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı tespit edilmekle, işin esasına geçildi, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun (5237 sayılı Kanun) 136/1, 137/1-a, 62 ve 53. maddeleri gereğince 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek "...5271 sayılı CMK'nın 280/1-a maddesi uyarınca duruşma açılmadan yapılan inceleme neticesinde aynı Kanun’un 303/1-a maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince "verilen mahkumiyet kararının CMK'nın 280/2 maddesi gereğince ORTADAN KALDIRILMASINA; sanığa isnat edilen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun yasal unsurları oluşmadığından sanığın atılı suçtan CMK.nun 223/2-(a) maddesi gereğince BERAATİNE..." karar verilmiş, kararın temyizi üzerine Dairemizin 09.07.2024 tarihli ve 2021/7739 Esas, 2024/3775 Karar sayılı kararı ile " duruşma açılarak ve taraflar da çağrılarak delillerin değerlendirilmesi sonucunda anılan Kanun maddesinin ikinci fıkrasına göre yeniden hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, duruşma açılmaksızın dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda sanığın beraatine karar verilmesi Hukuka aykırı..." gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
2. Dairemizce verilen bozma kararı üzerine yapılan yargılama sonucunda, Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına uyulması yönündeki kararı ile yapılan yargılama sonucunda, "...Sanık ...'ın üzerine atılı kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak suçu yasal unsurları itibariyle oluşmadığından CMK'nın 223/2-a maddesi uyarınca müsnet suçtan BERAATİNE..." dair karar verilmiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanması kararı verilmesi görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan vekilinin temyiz istemi, sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulması gerekirken sanığın beraatine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
İlk Derece Mahkemesince, dosyada mevcut belge ve bilgiler, soruşturma ve kovuşturma evrelerinde alınan beyanlarla birlikte dikkate alınarak yapılan değerlendirmede; sanığın geçici olarak Sosyal Güvenlik Kurumu'nda görevlendirildiği zaman dilimi içerisinde sisteme giriş yapması için verilmiş olan kullanıcı adı ve şifresi ile sisteme giriş yaparak katılanın bilgilerini sorguladığı, bu suretle katılana ait kişisel bilgilerin sorgulaması eyleminin sabit olması nedeniyle 5237 sayılı Kanunun 136/1. maddesinde düzenlenen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkumiyet kararı verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan inceleme sonunda, "...sanığın sorgulama akabinde herhangi bir çıktı aldığına dair dosyaya bilgi, belge ve beyanda bulunulmadığı, sanığın kendisine verilmiş olan şifre sayesinde sisteme girerek ekran kontrolü ile bilgileri okuduğunun anlaşıldığı, sanığın Türkiye çapındaki SGK bilgilerini fiziki olarak tevdi edilmesi halinde kolaylıkla görebilecek konumda olan ve doğrudan görev tevdi edilmese dahi salt veri tabanının güvenliği nedeni ile kendisine verilen şifreyi kullanıp sistemde sorgulama yaparak bilgileri okumaktan ibaret eyleminin kişisel verileri ele geçirdiği olarak kabul edilemeyeceği gibi söz konusu verileri üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı iddia edilmeyen olayda basit şifre sayesinde sistemde yer alan tüm verilere erişebilme imkanının verilmiş olması ve veri içeriğinin sanıktan gizlenmemiş olması karşısında sanığın sistemde sorgulama yaparken hukuka aykırı hareket ettiği bilinci ile hareket ettiğinin kabul edilemeyeceği, salt dijital ortamda bilgileri okuma şeklinde gerçekleştiği anlaşılan sanığın eyleminde üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı..." gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak sanığın 5271 sayılı Kanunun 223/2-a maddesi uyarınca beraatine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE VE KARAR
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğünde memur olarak çalışan sanığın, kurumu tarafından kendisine verilen kullanıcı şifresi ile Kimlik Paylaşım Sistemi'ne erişim sağlayarak, dönemin İçişleri Bakanı olan katılanın kimlik ve adres bilgilerine bakması şeklindeki eyleminin suç teşkil edip etmediği, ettiğinin kabulü hâlinde, eyleminin verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu mu yoksa özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu mu oluşturduğunun ve sanığın işlediği fiilin suç oluşturduğu konusunda haksızlık yanılgısı ile hareket edip etmediğinin belirlenmesine ilişkin uyuşmazlıkla ilgili olarak verdiği 21.06.2023 tarihli ve 2021/12-384 Esas, 2023/367 Karar sayılı kararında, "... sanığa sistemde kayıtlı kişilerin kimlik ve adres sorgulamalarını yapması için kullanıcı şifresinin çalıştığı kurum tarafından verilmesi, sisteme girmek için özel gayret sarf etmemiş olması, katılanın kamuya mal olan kişiliği nedeniyle kimlik ve adres bilgilerine kolaylıkla erişilebilmesi, sanığın merak saiki ile bu bilgileri sadece okumuş olup başkalarıyla paylaşmaması, ayrıca hukuka aykırı bir amaç gütmemesi ve ele geçirildiği iddia edilen kişisel verilerin kapsam ve niteliği ile sanığın hukuka aykırılık bilinciyle hareket etmediği yönündeki savunması birlikte değerlendirildiğinde; incelemeye konu olay görevin gereklerine uygun olmayan disiplin soruşturması gerektiren eylemin suç teşkil etmediği kabul edilmelidir... Ulaşılan sonuç karşısında sanığın eyleminin nitelendirilmesine ve işlediği fiilin suç oluşturduğu konusunda haksızlık yanılgısı ile hareket edip etmediğine ilişkin uyuşmazlık konuları değerlendirilmemiştir..." şeklindeki gerekçelerle uyuşmazlığa konu eylemi, disiplin soruşturması gerektiren ve suç teşkil etmeyen eylem olarak kabul etmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi istemine ilişkin Dairemizin 25.04.2024 tarihli ve 2022/7038 Esas, 2024/1950 Karar sayılı kararında ve bu kararla uyum gösteren Dairemizin 25.04.2024 tarihli ve 2023/219 Esas, 2024/1951 Karar sayılı kararında da, "... Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21.06.2023 tarihli ve 2021/12-384 Esas, 2023/367 Karar sayılı kararındaki gerekçede de belirtildiği gibi ele geçirme başkasının hakimiyeti altında bulunan kişisel veriyi hukuka aykırı yollarla kendi hakimiyeti altına almakla gerçekleşir. Olayımızda ise sanık, kurumu tarafından kendisine verilen aparat ve şifre ile kendi hakimiyeti altında bulunan kişisel verilere ulaşmış ve bakmıştır. Sanığın kendi hakimiyeti altındaki bir veriye bakmaktan ibaret olan eyleminin ele geçirmek olarak kabul edilemeyeceği bu halin ilgili kurumun iç mevzuatı kapsamında disiplin soruşturmasına konu edilmesinin mümkün olduğu ancak TCK anlamında suç teşkil etmeyen eylem niteliğinde olduğu..." biçimindeki gerekçelerle kamu kurumlarında görev yapan ve görev yaptıkları kuruma ait bilişim sistemindeki kişisel verilere hizmet gereği erişme yetkisi verilen kişilerin; görevlerinin kapsamına ve niteliğine göre hizmetin yerine getirilmesi ile hiçbir ilgisi bulunmadığı hâlde, merak, beğeni vb. saikler ya da farklı amaçlarla, sistemde yer alan kişisel verileri sorgulamak ve bu verilere salt duyu organları aracılığıyla vakıf olmaktan ibaret eylemlerinin, 5237 sayılı Kanun kapsamında suç oluşturmayacağı değerlendirilmiştir.
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, sanığa yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğunun belirlendiği anlaşılmakla, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin kararında katılan vekili tarafından öne sürülen tüm temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanunun 289/1. maddesi ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun'un 302/1. maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanunun 304/1. maddesi uyarınca Aybastı Asliye Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
23.06.2025 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
