

SOSYAL MEDYA ÜZERİNDEN CUMHURBAŞKANINA HAKARET - HAKARET PAYLAŞIMI YAPAN HESABIN SANIĞA AİT OLDUĞUNUN İSPAT EDİLEMEMESİ - BERAAT
4. Ceza Dairesi 2023/2216 E. , 2025/8501 K.
Yapılan ön inceleme neticesinde; sanık hakkında verilen hükmün temyiz edilebilir olduğu, temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, temyiz isteminin süresinde olduğu, temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı tespit edilmekle gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında Cumhurbaşkanına hakaret suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesince esastan reddine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz istemi; atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, somut ve kesin delil bulunmadığından beraat hükmü verilmesi gerektiğine ilişkindir.
III. GEREKÇE
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi hâlinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin ... şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir.
Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate ya da herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkân vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanığın aşamalarda suça konu hesabın kendisine ait olmadığını savunması, ihbarcının verdiği bilgiler dışında suça konu hesabın sanığa ait olduğuna dair yeterli delilin bulunmaması karşısında; atılı suçu işlediği şüphe boyutunda kalan sanık hakkında beraat hükmü kurulması gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırı görülmüştür.
IV. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle sanığın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi kararının 5271 sayılı Kanun’un 302/2. maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun'un 304. maddesi uyarınca Erciş 2. Asliye Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
07.05.2025 tarihinde karar verildi.
