CEZA DAVALARINDA DAVA ZAMANAŞIMI
Bayram Yüksekkaya


CEZA DAVALARINDA DAVA ZAMANAŞIMI
0 Yorum
17
12-09-2025

Ceza davalarında dava zamanaşımı konusu, gerek uygulayıcılar gerekse de ceza davalarında taraf olan kişiler bakımından çok karıştırılan ve hatta çoğu zaman göz önüne alınmayan ama ceza davasının ana unsuru olması nedeniyle büyük öneme sahip bir konudur.

Dava Zamanaşımı Nedir?

Dava zamanaşımı; bir suçun varlığı konusunda yapılan araştırma, soruşturma ve yargılama aşamalarının tamamlanmasını ön gören "azami süre"dir. Her ne kadar bu konuda ceza hukuku açısından "dava zamanaşımı" kavramı kullanılsa da burada kastedilen sadece ceza yargılamasındaki "dava" süreci olarak adlandırılan "yargılama" süreci değil, aynı zamanda "soruşturma" süreci de kastedilmektedir.

Dava Zamanaşımı Süresi Ne Kadardır?

Ceza hukukumuzda, tüm ceza davalarını ve soruşturmalarını kapsayan, tek bir zamanaşımı süresi yoktur. 

Kanun koyucu bu hususu, TCK md. 66/1.f.'da düzenlemiştir:

" Kanunda başka türlü yazılmış olan haller dışında kamu davası;

a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,

b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmibeş yıl,

c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl,

d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda onbeş yıl,

e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl,

geçmesiyle düşer."

Görüldüğü üzere kanun koyucu, fail hakkında istenilen ceza miktarına göre bir dava zamanaşımı süresi belirleme yoluna gitmiştir.

Çocuklar için durum biraz farklıdır ve bu konuyu kanun koyucu TCK md. 66/2.f.'da şu şekilde kaleme almıştır:

" Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşer."

Kanun koyucu, birinci fıkrada belirtilen süreleri temel almak kaydıyla, bu sürelerden indirim yaparak 18 yaşını doldurmamış failler hakkında dava zamanaşımı öngörmüş ancak, bu konuda da tüm 18 yaş altı çocuklar için tek bir dava zamanaşımı süresi öngörmeyip, 12-15 yaş aralığındakiler için ayrı, 15-18 yaş aralığındakiler için ayrı dava zamanaşımı süreleri belirlemiştir.

Dava Zamanaşımı Süresi Ne Zaman Başlar?

TCK md. 66/6.f: 

"Zamanaşımı, tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği günden, teşebbüs halinde kalan suçlarda son hareketin yapıldığı günden, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden, çocuklara karşı üstsoy veya bunlar üzerinde hüküm ve nüfuzu olan kimseler tarafından işlenen suçlarda çocuğun onsekiz yaşını bitirdiği günden itibaren işlemeye başlar."

Kanunda bu hususta düzenleme nettir.

Dava Zamanaşımı Süresinin Durması

Ceza davalarında, dava zamanaşımı süresinin durması demek, yukarıda belirtilen TCK md. 66/1.f.'daki sürelerin ilerlemesinin durması manasına gelmektedir. Bu husus TCK md. 67/1.f.'da düzenlenmiştir:

"Soruşturma ve kovuşturma yapılmasının, izin veya karar alınması veya diğer bir mercide çözülmesi gereken bir meselenin sonucuna bağlı bulunduğu hallerde; izin veya kararın alınmasına veya meselenin çözümüne veya kanun gereğince hakkında kaçak olduğu hususunda karar verilmiş olan suç faili hakkında bu karar kaldırılıncaya kadar dava zamanaşımı durur."

İşlenen bir suç ile ilgili dava zamanaşımı süresi başladıktan sonra (TCK md. 66/6.f), TCK md 67/1.f.'da belirtilen durumlardan birinin ortaya çıkması durumunda, dava zamanaşımı durur. Örneğin, yürütülen bir soruşturmada şüpheliye bir türlü ulaşılamaması durumunda, şüpheli hakkında kaçak olduğu yönünde dava zamanaşımı süresinin başlamasından 1 yıl sonra bir karar verildiğinde, dava zamanaşımı durur, şüpheli hakkında kaçak olduğu yönünde verilen kararın çıkmasından 2 yıl sonra şüpheli yakalandığında, dava zamanaşımı süresinin başlamasından 3 yıl geçmiş olmasına rağmen, şüpheli hakkında kaçaklık kararı alınması ve şüphelinin yakalanması arasında geçen 2 yıl boyunca dava zamanaşımı durduğundan, bu süre hesaba katılmayacak, dava zamanaşımı süresi kaçaklık kararı verilme tarihi baz alınarak (örneğimizde 1 yıl) işlemeye devam edecektir.

Bir başka ve toplumda bir çok yanlış anlaşılmaların giderilmesi için vereceğimiz örnek ise, milletvekillerinin yargılanması hususudur. Yukarıda belirtilen TCK md. 67/1.f.'de düzenlenen dava zamanaşımının durması konusunda "izin veya karar" alınması ile kastedilen durumlardan biri de milletvekillerinin dokunulmazlığı meselesidir. Milletvekilleri, görev süreleri boyunca dokunulmazlığa sahiptirler ve bu dokunulmazlık, istisnalar bir kenara bırakılır ise, yargılanmamaları hususunu da kapsar. Yani bir milletvekili (son zamanlarda çok sık görüldüğü üzere) bir hakaret veya tehdit fiilinde bulunur ise, bu fiil nedeniyle yapılacak soruşturmanın veya kovuşturmanın devam edebilmesi için, TBMM'nin o milletvekili hakkında "dokunulmazlığının kaldırılması" veya "milletvekilliğinin düşürülmesi" kararı vermesi gerekmektedir. Milletvekili süresi bitiminde eğer şüpheli veya sanık konumunda bulunan milletvekili yeniden seçilemez ve/veya milletvekilliği sıfatını kaybeder ise, o zaman artık başka bir merciinin izin veya kararına gerek kalmayacağından, durma süresi kendiliğinden kalkacaktır. Milletvekilleri açısından şu hususu da belirtelim ki bu durum, sadece milletvekili seçildikten sonra işlenen fiiller için değil, milletvekili olmadan önce başlayan, devam eden soruşturma ve kovuşturmalar için de geçeridir. Yani bir kişi bir suç işlediği ithamı ile bir ceza soruşturmasının ya da kovuşturmasının süjesi (şüpheli/sanık) konumunda bulunur iken milletvekili seçilir ise, bu kişi için dava zamanaşımı süresi durur.

Dava Zamanaşımı Süresinin Kesilmesi

Ceza davalarında, dava zamanaşımı süresinin kesilmesi konusu, TCK md. 67/2.f.'da düzenlenmiştir:

"Bir suçla ilgili olarak;

a) Şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi,

b) Şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi,

c) Suçla ilgili olarak iddianame düzenlenmesi,

d) Sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi,

halinde, dava zamanaşımı kesilir."

Kanun metni gayet açıktır. Metinde sayılan hallerden birinin vuku bulması durumunda dava zamanaşımı süresi kesilir.

Peki dava zamanaşımı süresi kesildiğinde ne olur? Bu sorunun cevabı, TCK md. 67/3.f.'da düzenlenmiştir:

"Dava zamanaşımı kesildiğinde, zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlar. Dava zamanaşımını kesen birden fazla nedenin bulunması halinde, zamanaşımı süresi son kesme nedeninin gerçekleştiği tarihten itibaren yeniden işlemeye başlar."

Kanun koyucu, dava zamanaşımının kesilmesi durumunda bir üst sınır belirlemiş, kişilerin ilelebet ceza yargılamasının tarafı olma tehdidini ortadan kaldırmıştır:

"Kesilme halinde, zamanaşımı süresi ilgili suça ilişkin olarak Kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzar." (TCK md. 67/4.f.)

Tam bu noktada hem ceza soruşturmasının ve/veya yargılamasının tarafı olanlar hem de uygulayıcılar tarafından, çok sık karıştırılan bir hususa açıklık getirmek gerekmektedir.

Ceza hukukunda dava zamanaşımı süresinin durması ve kesilmesi, farklı kurumlardır. Ceza davalarında dava zamanaşımı DURDUĞUNDA (TCK md. 67/1.f.), zamanaşımı süresi yine AYNIDIR, sürede bir uzama SÖZ KONUSU DEĞİLDİR, sadece süre durmuştur, durma nedeni kalktığında süre KALDIĞI YERDEN işlemeye devam eder. Dava zamanaşımı KESİLDİĞİNDE (TCK md. 67/2.f.), zamanaşımı süresi sıfırlanır, yani daha önce soruşturma ve/veya yargılamada geçen zaman, dava zamanaşımı süresinden sayılmaz, yok sayılır. Ama her dava zamanaşımı süresi kesilmesinde sürenin sıfırlanması, çok uzun süren yargılamalara konu olacağından, bireyi ilelebet ceza soruşturması ve/veya yargılaması tehdidi altında tutacağından, dava zamanaşımı süresi ne kadar kesilse/sıfırlansa da en fazla o suç için öngörülen (TCK md. 66/1.f.) zamanaşımı süresinin yarısı kadar uzar (TCK md.67/4.f.). Yani, dava zamanaşımı süresi 8 yıl olan bir yargılamada, zamanaşımını KESEN nedenler (TCK md. 67/2.f.) ne kadar çok olursa olsun, süre ne kadar sıfırlanırsa sıfırlansın, bu dava için dava zamanaşımı süresi 12 yılı geçemeyecektir (TCK md. 67/4.f.). 

Yeniden Yargılamada (Yargılamanın Yenilenmesinde) Dava Zamanaşımı

CMK md. 311 vd. maddelerinde düzenlenen "Yargılamanın Yenilenmesi" söz konusu olan durumlarda, yeniden yargılama yapılacağından, burada dava zamanaşımı konusu önemlidir. Kanun koyucu bu hususta şu düzenlemeyi getirmiştir:

"Aynı fiilden dolayı tekrar yargılamayı gerektiren hallerde, mahkemece bu husustaki talebin kabul edildiği tarihten itibaren fiile ilişkin zamanaşımı süresi yeni baştan işlemeye başlar." (TCK md. 66/5.f.)

Kanun metni gayet açıktır. Burada kanun koyucu 2 noktaya dikkat çekmektedir:

-Yeniden yargılama yapılacak fiil, daha önce yargılaması yahut soruşturması yapılmış fiil ile (aynı fiilden dolayı) aynı olacak.

-Yeniden yargılamada dava zamanaşımı, yeniden yargılamaya dair talebin kabul edildiği tarihte başlayacak.

Burada değinilmesi gereken bir başka konu, yeniden yargılamada geçerli olan bu durumun, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazı, kanun yararına bozma, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen takipsizlik kararına karşı yeni delil bulunması nedeniyle Sulh Ceza Hakimliği'nden verilen takipsizlik kararının kaldırılması ve ceza davası açılması gibi durumlarda, kıyasen TCK md. 66/5.f. hükmünün uygulanıp uygulanmayacağıdır. Bu konuda farklı görüşler olsa da Yargıtay, vermiş olduğu bir çok kararda istikrarlı olarak TCK md. 66/5.f.'daki düzenlemenin sadece CMK md. 311 vd.'da düzenlenen "Yargılamanın Yenilenmesi" kurumu ile ilgili olduğunu, diğer durumlarda TCK md. 66/5.f.'nın uygulanamayacağını belirtmiştir.

Ek Savunma ve Dava Zamanaşımı Sorunu

Yukarıda izah edildiği üzere, ceza davalarında dava zamanaşımında belirleyici olan, iddianamede şüpheliye yüklenen suç ve bu suça ilişkin sevk maddesidir. Ancak öyle zamanlar olur ki, yapılan yargılama sürecinde ortaya çıkan yeni deliller veya soruşturma aşamasında göz önüne alınmayan hususlar nedeniyle, sanığa iddianamede ile itham edilen suçtan daha ağır veya başka bir suç nedeniyle itham yöneltilmek zorunda kalınabilir. İşte, eğer sanık hakkında iddianamede talep edilen ithamdan daha farklı veya iddianamede belirtilmeyen bir itham ortaya çıkar ise, sanığa "ek savunma hakkı" verilir.

Ek savunma hakkı ile sanığın üzerine atılan suçun alt ve üst sınırı değişmez ya da daha lehe bir durum söz konusu olur ise, dava zamanaşımı bakımından bir sorun yoktur. Ancak, ek savunma hakkı verilmek suretiyle sanığın, iddianameden daha ağır bir ithamla karşı karşıya kaldığı bildirilir ise, dava zamanaşımı bakımından sorunlar ortaya çıkacaktır. 

Örneğin bir kişi, TCK md. 81 dahilinde "kasten öldürme" ithamı ile yargılanıyor iken, yargılamada elde edilen yeni deliller, sanığın fiilinin TCK md. 82'de belirtilen nitelikli hallerden birine girdiği ve bu yönde karar verilebilme ihtimali ortaya çıktığında, sanığa bu yönde bir ek savunma hakkı verilir. Böyle bir durumda, dava zamanaşımı TCK md. 66/1.f.-a'ya göre mi yoksa TCK md. 66/1.f.-b'ye göre mi belirlenecektir? TCK md. 81'e göre dava zamanaşımı 25 yıl iken TCK md. 82'ye göre dava zamanaşımı 30 yıldır. 

Bu konuda doktrinde bir çok farklı görüş vardır. Bazıları direkt olarak sanığın aleyhine olan zamanaşımı süresinin geçerli olacağını savunur iken, kimisi sanık lehine yorum yapma kuralı gereği, sanığın aleyhine olan fazla zamanaşımı süresinin uygulanmaması gerektiğini savunmakta, kimileri de karma bir yöntem belirleyerek, eğer sanık hakkında daha yüksek dava zamanaşımına neden olacak bir ithama bağlı ek savunma verildiğinde, mevcut ithama bağlı zamanaşımı süresi dolmamışsa, daha ağır ithama bağlı olarak zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, eğer mevcut ithama bağlı zamanaşımı süresi dolmuş ise, ek savunma ile ağırlaştırılan ithama bağlı zamanaşımı süresinin uygulanamayacağı görüşünü savunmuşlardır. 

Her ne kadar ek savunma ile sanık aleyhine olan zamanaşımı süresinin artırılması yönündeki gerek karma gerekse de tekil görüş sahipleri, bu görüşlerini mahkemelerin maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğüne ve CMK md.225/2'de belirtilen "Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir." kuralına dayandırsalar da, kanaatimizce sanık aleyhine sonradan ortaya çıkan bir durumun sanığa uygulanamayacağı kuralını uygulamak, daha uygundur. Kanuni bir değişiklikle dahi sanığın fiiline uyan sevk maddesinde yapılacak ağırlaştırma, sanık hakkında uygulanamaz iken, yargılamada sanığın fiilinin daha ağır cezayı gerektiren bir hale kapsamına girdiği belirlemesi karşısında sanığın durumunda ağırlaştırmaya gitmek, doğru olmayacaktır kanaatindeyiz. Kaldı ki, sevk maddesinde değişiklik yapılmak suretiyle ek savunma hakkı vermek ile dava zamanaşımı süresinin uzadığını kabul ederek, maddi gerçeğe ulaşılıp ulaşılmaması arasında bir bağ yoktur. Maddi gerçek, suçun fail açısından oluşup oluşmadığına dair bir konu iken dava zamanaşımı, maddi hukuka ilişkin bir süre düzenlemesidir. 


 

 
Bayram Yüksekkaya
Site Etiketleri: Adana Ceza Avukatı Adana Boşanma Avukatı Adana Avukat Adana Ağır Ceza Avukatı Ceza Avukatı Adana Avukat Boşanma Avukatı Ağır Ceza Avukatı Adana Ceza Avukatı Adana Ağır Ceza Avukatı

BENZER KONULAR

Adli Sicil Kaydı ve Arşiv Kaydı Silinir Mi?

Aile Konut Şerhi

ANLAŞMALI BOŞANMA VE BOŞANMA PROTOKOLÜ

ATATÜRK ALEYHİNE SUÇLAR

BOŞANMA DAVALARINDA MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT

BOŞANMA DAVASI

GÖREVİ YAPTIRMAMAK İÇİN DİRENME SUÇU

7406 SAYILI KANUN İLE TCK'DA VE BİR KISIM KANUNLARDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

İŞLENEMEZ SUÇ

MEŞRU SAVUNMA

ORGANİZE SUÇLULUK

SUÇUN DEREBEYLERİ

CEZA AVUKATININ YOL HARİTASI

KASTEN ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS SUÇU

SUÇA YARDIM ETME

TCK MD 1 - CEZA KANUNUNUN AMACI

TCK MADDE 267 İFTİRA SUÇU

YAĞMA (GASP) SUÇU

UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDE TİCARETİ YAPMA SUÇU

TEFECİLİK SUÇU ÜZERİNE

HİÇ KİMSE KONUŞMAYA ZORLANAMAZ!

CEZA KANUNLARINI BİLMEMEK MAZERET DEĞİLDİR

BOŞANMA DAVALARINDA CİNSEL KUSUR İDDİALARI

KISITLAMA KARARI VE AVUKATIN HAKLARI

CEZA YARGILAMASINDA SONRADAN DEĞİŞEN - ÇELİŞEN İFADE

YARGITAY KURAL OLARAK MADDİ VAKIA DENETİMİ YAPAMAZ

SUÇ İŞLEMEK AMACIYLA ÖRGÜT KURMA SUÇLARINDA HİYERARŞİ VE İSPAT SORUNU BİR KARAR İNCELEMESİ

TERK SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI

EVLİLİKTE ÇOCUĞU KORUMAK İÇİN TEHDİT - BOŞANMA

HUKUKUN YASAKLADIĞI PUSULA: SUÇ YOLU (ITER CRIMINIS)

KASTEN ÖLDÜRME SUÇLARINDA TAHRİK

CEZA SORUŞTURMASI VE YARGILAMASINDA AVUKATIN YERİ VE ZORUNLU-İSTEĞE BAĞLI MÜDAFİLİK

KATALOG SUÇ GEREKÇESİYLE TUTUKLAMA VE ANAYASA'YA AYKIRILIK SORUNU

EŞ TAKİBİ - DEDEKTİFLİK VE HUKUKİ DURUM

KÖTÜ MUAMELE SUÇU (TCK M. 232/1. F.)

POŞETTE PARMAK İZİ ÇIKMASI CEZALANDIRMAK İÇİN TEK BAŞINA YETERLİ DEĞİLDİR

6284 SAYILI KANUN: SOMUT DELİLİN HİÇE SAYILMASI VE ÇÖZÜM

POSTMODERN ENGİZİSYON KURALI: KADININ BEYANI ESASTIR!

CİNSEL SUÇLARDA İFTİRALAR VE SAVUNMANIN HUKUKSAL GÜCÜ

CEZA YARGILAMASININ AMACI: MADDİ GERÇEĞİ ORTAYA ÇIKARMAK

HUKUKA AYKIRI ESAS HAKKINDA MÜTALAA SORUNU

YARGITAY KARARLARI PENCERESİNDEN "SUÇ İŞLEMEYE TAHRİK" SUÇU

SUSMA HAKKINI KULLANMAK ve SUÇU İNKAR ETME ALEYHE YORUMLANAMAZ

TÜRK CEZA KANUNU'NA GÖRE HIRSIZLIK SUÇU: TANIMI, CEZASI VE İSTİSNALAR

YARGITAY'A GÖRE "YAĞMA SUÇU"

BOŞANMA HUKUKUNDA "EYLEMLİ / FİİLİ AYRILIK" KAVRAMI

ZİNCİRLEME UYUŞTURUCU TİCARETİ SUÇUNDA ETKİN PİŞMANLIK

TİK TOK PAYLAŞIMLARI VE BOŞANMA

CEZA DAVALARININ VAZGEÇİLMEZ UNSURU: TANIK

SUÇ İŞLEMEK AMACIYLA ÖRGÜT KURMA SUÇUNDA KAST

KARŞI CİNSLE YANAK YANAĞA FOTOĞRAF ÇEKTİRMEK - BOŞANMA

KİŞİSEL VERİLERDE HAKİMİYET UNSURU VE BERAAT NEDENİ

CEZA DAVALARINDA DAVA ZAMANAŞIMI