SANIK SAVUNMASININ ÇÖKMESİ
Bayram Yüksekkaya


SANIK SAVUNMASININ ÇÖKMESİ
03-10-2025

Şüpheli yahut sanık, yani bir suç isnadı altında bulunan kişi, suçu kabul etmek zorunda değildir. 

Anayasa md. 38 "Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz." hükmünü açıkça düzenlemiştir. Bu nedenle şüpheli veya sanıktan bu gibi şeyler beklemek, hukuken mümkün değildir.

Ancak şüpheli veya sanığa verilen bu hak, yanlış yorumlanmalıdır. Soruşturma ve yargılama makamları, şüpheli veya sanığın savunmasıyla bağlı değildir. Fail savunmasında, suçsuz olduğunu ileri sürse de yargı makamları, suç şüphesi üzerine her türlü incelemeyi yapar.

Tabi ki bir kişiye ceza verilebilmesi için, o kişinin (failin) suçu işlediğinin sabit olması gerekir (CMK md. 223/5.f.).

İşte bu hassas denge içerisinde sanığın savunması ve dosyadaki deliller çok iyi bir şekilde entegre olması gerekmektedir.

Peki savunma nasıl çöker? Yargıtay'ın bir kararı ile basitçe anlatalım.

Polis, fiziki olarak takip ettiği / gözlediği S'nin ikametgahından A'nın çıktığını görür, A'ya üst araması yaptığında yasaklı madde ele geçirir.

A, yasaklı madde kullanmak ithamı altında müdafi huzurunda verdiği ifadede, çıktığı evde bulunan S'den bu maddeyi aldığını beyan eder.

Hukuka uygun arama kararı ile S'nin ikametgahının aranması sonucu, evde alüminyum folyo ve A'nın üzerinde çıkan yasaklı madde ile aynı tür maddeler ele geçirilir.

S, müdafi huzurunda verdiği ifadede A'nın evine hiç gelmediğini, içici olduğunu, suçlamaları kabul etmediğini beyan eder.

ANCAK;

S'nin evinde bulunan alüminyum folyoların üzerinde A'nın parmak izi çıkar!

Neticeten, S'nin tüm savunması çökmüş ve S, TCK md. 188/3'ten aldığı ceza onanmıştır (İlgili kararın künyesi: Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 2024/4000 E., 2025/6146 K., kararın tamamı> Yüksekkaya Law Office İçtihat Arama Motoru ).

Görüldüğü üzere sanığın savunması ve savunmasında belirttiği can alıcı bir noktanın, kesin bir delille (parmak izi incelemesi raporu) aksi ispat edilmiştir. Böylece sanığın tüm savunması çökmüş ve yukarıda belirtilen Anayasal hakkın kullanılması (suçu inkar etme) hiçbir işe yaramamıştır.

Peki S, A'nın evine geldiğini ancak bir satış olayının olmadığını, hatta kendisine ait olan yasaklı maddeleri haberi olmadan almış olabileceğini, zira A'nın da kendisi gibi yasaklı madde bağımlısı olduğunu, yakalandığında da çaldığını söylerse kendisi hakkında bir soruşturma açılmasından korktuğu için bu iftirayı atmış olabileceğini söyleseydi, durum ne olurdu?

Bu tamamen bir muamma ancak belirtelim ki burada, yasaklı madde ticareti yapanları korumak veya onlara suçtan kurtulma fırsatı vermek gibi bir çaba içerisinde olmadığımız net şekilde görülmelidir. Burada tartışılan, sanığın savunma hakkı ve Anayasa madde 38 düzenlemesinin fiili hayata yansıyan görünümüdür.

Bu tip durumlarda klasik savunma, inkara yöneliktir ve şüphelinin/sanığın böyle bir hakkı vardır. Ama bu hak, yani inkara yönelik beyanda bulunma hakkına bağlı beyanlar, aksi ispat edilemez bir delil gibi sunulamaz. Sanığın savunmasının aksi ispat edildiği an, sanığın suçtan kurtulmaya yönelik "inandırıcılıktan uzak" beyanlar olarak aleyhine bir öngörü oluşturacağı unutulmamalıdır.

Bu ülke, Ergenekon-Balyoz gibi kumpas davalara şahit olmuştur. Daha dün; uydurulan, sahte olarak düzenlenen ve kesin delil olduğu tartışmasız bulunan raporlarla, belgelerle kumpas davaları düzenlenmiştir ve bu karanlık dönem hafızalarımızda hâlâ canlıdır. Düzenlenen bu kumpas davalarında şüpheli / sanık savunmaları; uydurulan, sahte olarak düzenlenen ve maalesef kanuni anlamda "kesin" olarak adlandırılan deliller ile çökertilmiştir.

İşte şüpheli veya sanıklar yapacakları savunmalarda, Anayasa madde 38/5.f.'da düzenlenen haklarını gereği gibi kullanabilmeleri için, dosyadaki tüm delilleri görmeden, ileride ispatı kaçınılmaz olacak delilleri göz önüne almadan, sahte yahut hukuka aykırı olarak dosyaya sunulan delillerin analizlerini yapmadan, yukarıda örnekte belirtildiği gibi kesin ve ileride sorun oluşturacak beyanları, savunmalarında geçirmemelidirler.

Çünkü bir ceza yargılamasında savunmanın çökmesi, alınacak cezadan öte, bir Anayasal hakkın yanlış kullanılması anlamına gelecektir. Bu tip Anayasal hakların yanlış kullanması nedeniyle kollukta, yargı makamlarında hatta yüksek mahkemelerde, "sanık her zaman yalan söyler" ön yargısı oluşmuştur. 

Bu ön yargı 2 açıdan hukuk dışıdır.

Birincisi; kolluğun, yargı makamlarının yahut yüksek mahkemelerin, sanığın yalanlarını bulma gibi bir görevleri yoktur, kanun onlara bu görevi vermemiştir, tek görevleri delilleri toplamak ve toplanan deliller üzerinden sanığın bir suçu işlediğinin sabit olup olmadığını tespit etmektedir (CMK md. 223/5.f.).

İkincisi, Anayasa md. 38 düzenlemesi (özellikle 5. fıkra) karşısında, sanığın doğruyu söylememe hatta susma hakkı vardır. Yargı dahil hiçbir makam, bu hakkın kullanılması karşısında bir söz söyleme hakkına sahip değildir.

Şüpheli veya sanığın savunmasının çökmesi, sanığın suçu işlediği yahut illa cezalandırılması gerektiği anlamına da gelmemektedir. Yargı makamlarının sanığın savunmasını her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delillerle ispat ederler ise sanığın savunması çökecektir AMA bu her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı bu deliller aynı zamanda sanığın bir suçu işlediğini sabit kılma gücüne de sahip olmalıdır.

Örneğin, yaralama ile sonuçlanan ve bir çok kişinin katıldığı bir kavga olayında, olay yerinde olmadığını söyleyen sanığın, olay yerinde olduğunun HTS yahut güvenlik kamera kayıtları ile tespit edilmesi, sanığın savunmasını bu yönden çökertir ANCAK sanığın salt olay anında, olay yerinde olması, sanığın yaralama ile sonuçlanan kavga olayını gerçekleştirdiğini yahut bu suça iştirak ettiğini, tek başına göstermez. Sanığın olay yerinde olmadığı savunması çökertilirken aynı zamanda suç oluşturan fiili gerçekleştirdiği yahut bu suça iştirak ettiği de başka kesin ve inandırıcı deliller ile ispat edilmelidir. Aksi taktirde, sanık beraat edecek, sanığa ceza verilemeycektir.

Bayram Yüksekkaya
Site Etiketleri: Adana Ceza Avukatı Adana Boşanma Avukatı Adana Avukat Adana Ağır Ceza Avukatı Ceza Avukatı Adana Avukat Boşanma Avukatı Ağır Ceza Avukatı Adana Ceza Avukatı Adana Ağır Ceza Avukatı

BENZER KONULAR

Adli Sicil Kaydı ve Arşiv Kaydı Silinir Mi?

Aile Konut Şerhi

ANLAŞMALI BOŞANMA VE BOŞANMA PROTOKOLÜ

ATATÜRK ALEYHİNE SUÇLAR

BOŞANMA DAVALARINDA MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT

BOŞANMA DAVASI

GÖREVİ YAPTIRMAMAK İÇİN DİRENME SUÇU

7406 SAYILI KANUN İLE TCK'DA VE BİR KISIM KANUNLARDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

İŞLENEMEZ SUÇ

MEŞRU SAVUNMA

ORGANİZE SUÇLULUK

SUÇUN DEREBEYLERİ

CEZA AVUKATININ YOL HARİTASI

KASTEN ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS SUÇU

SUÇA YARDIM ETME

TCK MD 1 - CEZA KANUNUNUN AMACI

TCK MADDE 267 İFTİRA SUÇU

YAĞMA (GASP) SUÇU

UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDE TİCARETİ YAPMA SUÇU

TEFECİLİK SUÇU ÜZERİNE

HİÇ KİMSE KONUŞMAYA ZORLANAMAZ!

CEZA KANUNLARINI BİLMEMEK MAZERET DEĞİLDİR

BOŞANMA DAVALARINDA CİNSEL KUSUR İDDİALARI

KISITLAMA KARARI VE AVUKATIN HAKLARI

CEZA YARGILAMASINDA SONRADAN DEĞİŞEN - ÇELİŞEN İFADE

YARGITAY KURAL OLARAK MADDİ VAKIA DENETİMİ YAPAMAZ

SUÇ İŞLEMEK AMACIYLA ÖRGÜT KURMA SUÇLARINDA HİYERARŞİ VE İSPAT SORUNU BİR KARAR İNCELEMESİ

TERK SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI

EVLİLİKTE ÇOCUĞU KORUMAK İÇİN TEHDİT - BOŞANMA

HUKUKUN YASAKLADIĞI PUSULA: SUÇ YOLU (ITER CRIMINIS)

KASTEN ÖLDÜRME SUÇLARINDA TAHRİK

CEZA SORUŞTURMASI VE YARGILAMASINDA AVUKATIN YERİ VE ZORUNLU-İSTEĞE BAĞLI MÜDAFİLİK

KATALOG SUÇ GEREKÇESİYLE TUTUKLAMA VE ANAYASA'YA AYKIRILIK SORUNU

EŞ TAKİBİ - DEDEKTİFLİK VE HUKUKİ DURUM

KÖTÜ MUAMELE SUÇU (TCK M. 232/1. F.)

POŞETTE PARMAK İZİ ÇIKMASI CEZALANDIRMAK İÇİN TEK BAŞINA YETERLİ DEĞİLDİR

6284 SAYILI KANUN: SOMUT DELİLİN HİÇE SAYILMASI VE ÇÖZÜM

POSTMODERN ENGİZİSYON KURALI: KADININ BEYANI ESASTIR!

CİNSEL SUÇLARDA İFTİRALAR VE SAVUNMANIN HUKUKSAL GÜCÜ

CEZA YARGILAMASININ AMACI: MADDİ GERÇEĞİ ORTAYA ÇIKARMAK

HUKUKA AYKIRI ESAS HAKKINDA MÜTALAA SORUNU

YARGITAY KARARLARI PENCERESİNDEN "SUÇ İŞLEMEYE TAHRİK" SUÇU

SUSMA HAKKINI KULLANMAK ve SUÇU İNKAR ETME ALEYHE YORUMLANAMAZ

TÜRK CEZA KANUNU'NA GÖRE HIRSIZLIK SUÇU: TANIMI, CEZASI VE İSTİSNALAR

YARGITAY'A GÖRE "YAĞMA SUÇU"

BOŞANMA HUKUKUNDA "EYLEMLİ / FİİLİ AYRILIK" KAVRAMI

ZİNCİRLEME UYUŞTURUCU TİCARETİ SUÇUNDA ETKİN PİŞMANLIK

TİK TOK PAYLAŞIMLARI VE BOŞANMA

CEZA DAVALARININ VAZGEÇİLMEZ UNSURU: TANIK

SUÇ İŞLEMEK AMACIYLA ÖRGÜT KURMA SUÇUNDA KAST

KARŞI CİNSLE YANAK YANAĞA FOTOĞRAF ÇEKTİRMEK - BOŞANMA

KİŞİSEL VERİLERDE HAKİMİYET UNSURU VE BERAAT NEDENİ

CEZA DAVALARINDA DAVA ZAMANAŞIMI

TALİMATLA İFADE ALMA / SAVUNMA VE 5 YIL ALT SINIR SORUNU

YEREL MAHKEMELERİN SEGBİS KARŞITLIĞI VE SAVUNMA HAKKININ KISITLANMASI

CEZA DAVALARINDA CEZANIN BELİRLENMESİ

SANIK SAVUNMASININ ÇÖKMESİ