CİNSEL SUÇLARDA İFTİRALAR VE SAVUNMANIN HUKUKSAL GÜCÜ
CİNSEL SUÇLARDA İFTİRALAR VE SAVUNMANIN HUKUKSAL GÜCÜ
0 Yorum
14261
17-01-2025

Son yıllarda ve özellikle kötü niyetli kişilerin (kadınların ve aileleri tarafından yönlendirilen kız çocuklarının) iftira niteliğindeki suçlamalar nedeniyle, bir çok erkeğin cinsel suçlar dahilinde haksız yere yargılamalar ve hatta cezalandırılmalarla karşılaştığına şahitlik etmekteyiz. 

Peki, bu tip iddialar içerisindeki iftiraları ortaya çıkarmanın yolu yok mudur? Tabi ki vardır, hem de onlarca yolu vardır. Ama önemli olan, mutlaka hukuki destek almanızın bilincinde olunmasıdır.


1- Yargının Bakış Açısı:

Üzülerek söylemeliyiz ki Türk Yargısı, özellikle cinsel suçlara hiç de hukuki / olması gereken gözle bakmamaktadır. "Kadının beyanı esastır" diye bir kural hukukumuzun hiçbir kanununda yer almamasına rağmen, algılara adaleti feda eden bu bir kısım yargı mensuplarının, olmayan/yok hükmünde olan bir kuraldan hareket ederek kararlar verdiklerini ve verilen bu kararların Yargıtay tarafından sert eleştirilerle bozulduğunu görmekteyiz.

Özellikle "bu kız sana bu iftirayı niye atsın" sözü, tam bir hukuk tanımazlığın deşifresidir. Eğer; mahkeme, hakim veya savcı, bu tip bir soruyu sanığa ya da şüpheliye yöneltmiş ise MUTLAKA BU SORUNUN SORULDUĞUNU TUTANAĞA GEÇİRİN. Çünkü bu soruyu sormak, en temel Ceza Yargılaması Usulü kanunlarına ve Ceza Yargılaması Hukuku'nun en temel ilkelerine aykırılık oluşturmakta olup, ceza yargılamasına hakim olan "suçun ispatı" kuralını tersine çevirmektir ve en alasından bir "reddi hakim" sebebidir. Zira, böyle bir soru kasten öldürmeden yargılanan bir kişiye "öldürmediğini ispat et", uyuşturucu ticareti yaptığı iddia edilen bir kişiye "bu suçu işlemediğini ispat et" demekle aynı derecede saçma ve hukuksuzdur.


2- Mağdur-Müşteki-Katılan Beyanı

Cinsel suç yargılamalarında mağdur, kendisinin istemi ya da rızası dışında bir kısım cinsel fiillere (taciz, istismar, vücut dokunulmazlığını ihlal vs.) maruz kaldığını iddia edebilir. Böyle bir iddia ile karşılaşıldığında bakılacak ilk husus, mağdurun ortaya koyabildiği "somut deliller"dir. 

Bir kısım hukuk bilmezlerin savunduğunun aksine cinsel suçlar; kanıtları doğası gereği hemen kaybolan değil aksine gelişen Adli Tıp Bilimi ve teknolojiye paralel olarak Adli Tıp Bilimindeki ilerlemeler, cinsel suç iddialarına ilişkin delilleri, çok rahat tespit edilebilen ve istenilse dahi kaybolmayan deliller haline getirmiştir. Genital incelemeler, kıyafetlerdeki genetik kalıntılar, tüy, kıl, doku tespitinin aradan uzun süre geçmesine rağmen yapılabilmesi, gelinen noktada cinsel suçların tespitinde diğer suç tiplerinden (hırsızlık, yağma, kasten öldürme, yaralama vs.) çok daha rahat delillere ulaşılabilmesini sağlayabilmektedir. 

Bu nedenle, mağdurun beyanını destekleyen somut delillerin bulunup bulunmadığı tespit edilmeli, eğer herhangi bir somut delil yok veya somut delil diye ortaya konulan delilin mağdurun beyanını ispata yetmiyor ise, bu beyana şüphe ile yaklaşılması gerekmektedir. Fakat soruşturma ve yargı makamları hiçbir şekilde somut delile bakmadıkları ve sadece mağdurun beyanıyla hareket ettikleri için bu aşamada, somut delillerin analizinin ve daha önce emsal bir kararda nasıl değerlendirildiğinin tahlili yargı makamlarına hızla ulaştırılmalıdır.


3- Olayın Ortaya Çıkışı ve Şikayet

Mağdur, olayı ilk şikayet ettiğinde, suça konu olay ile mağdurun başvuru tarihi arasındaki geçen süreye dikkat edilmelidir. Eğer, isnat edilen cinsel suçun gerçekleşmesinden hemen sonra değil de daha önce adli makamlara başvuru imkanı varken haklı ve inandırıcı bir nedeni yok iken bekleyen ve daha sonra başvuran bir mağdur söz konusu ise, beyanına şüphe ile yaklaşılmalı, suça konu olay ile şikayet arasında geçen zaman sürecine dikkat edilmelidir. Nitekim Yargıtay bazı kararlarında, sözde mağdurun bu kadar önemli bir olay karşısında makul bir süreden uzun bir süre beklemesinin, iddianın zayıflığı olarak yorumlamakta aynı şekilde de cinsel suçun gerçekleşmesinden hemen sonra yapılan başvuruların daha inandırıcı kabul edilmesini dile getirmektedir.


4- Olay Öncesi

Suç olarak şikayet edilen cinsel fiili gerçekleştiren fail ile mağdurun, suça konu edilen olay öncesi arkadaşlık ilişkileri, ilişkilerinin seviyeleri büyük önem arz etmektedir. Zira sevgilisi ile kavga eden kadınların karakola giderek "beni taciz etti, istismarda bulundu" diyerek yaptıkları şikayet sayısı, hiç de azımsanacak derecede değildir.

Aynı şekilde; kredi kartını kullandırmayan, istediği parayı vermeyen, kendisini tatile götürmeyen, cep telefonunu yenilemeyen, istediği elbiseyi almayan erkeği, sinirlenerek "cinsel istismar" suçundan şikayet eden bir çok kadını, sosyal medya veya internetteki arama motorlarında yapacağınız küçük bir araştırmayla görebilirsiniz. Hatta, hizmet bedelini (!) alamayan eskortların, eskortluk yaptıklarını gizleyip "bana tecavüz etti" diye şikayet ettikleri de bilinen bir gerçektir. Taksi parasını ödememek için "bana tacizde bulundu" diye şikayet eden kızların videolarını eğer izlemediyseniz, Twitter/X'te küçük bir aramayla ulaşıp, izleyebilirsiniz.


5- Tıbbi Veriler

Kendisine karşı cinsel bir suç işlendiği yönünde iddiada bulunan kişinin derhal vücut muayenesi yapılmaktadır. Bu muayene sırasında bir çok tıbbi veri, yasal delil olarak şikayet dosyasına eklenmektedir. Bu muayene sonucunda ortaya çıkan deliler iyi bir şekilde incelenmeli ve doğası gereği incelenmesi gereken ama incelenmeyen bir husus var ise bu da tespit edilmelidir. Örneğin, bir istismar söz konusu ise, istismara yönelik vücutsal incelemenin sadece genital değil tüm vücutta yapılması gerekmektedir. Çünkü zorla yapılan bir fiilin etkileri tüm vücutta görülmesi, morluklar ve kızarıklar olması gerekmektedir. Ancak tüm vücutta bir inceleme yapılmamış ve bu yönde bir delil elde edilememiş ise bu husus iddiada bulunanın ithamını zayıflatacaktır. Maalesef üzülerek söylüyoruz ki soruşturma aşamasında yapılan bu incelemelerde "olması gerekip de bulunmayan veriler" üzerinde hiç durulmamakta, var olan veriler rapora işlenmekte hatta iddiayı doğrulayan hiçbir veri bulunmadığı zaman da raporun altına "hiçbir veri bulunmasa da cinsel suç işlenmedi denilemez" gibi raporu düzenleyen doktorlara ne kanunun ne de hukukun vermediği bir haddi aşmaya dayalı cümleler yerleştirilmektedir. Bu konudaki itiraz, soruşturma dosyasına da yargılama dosyasına da hukuka uygun şekilde geçirilmelidir.

Tıbbi verilere dayalı olarak söylenebilecek çok şey vardır. Burada özellikle şu hususu belirtmeliyiz: Adli Tıp Raporu, yargı makamları tarafından da yanlış yorumlanabilmektedir. Örneğin, bir Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi'nde karşılaştığımız bir olayda soruşturma savcısının "hiçbir cinsel ilişki emaresine, zorlamaya rastlanılmamıştır" şeklinde verilen Adli Tıp Raporu'nu iddianamesinde, failin cinsel istismarına delil olarak kullandığına şahit olmuş bulunmaktayız!! Bu nedenle, soruşturma ve yargılama aşamalarında makamlara güvenin tam olması gerekmekle birlikte bu makamları işgal eden kişilerden bağımsız bir hukuki bilinçle, dosyaların ve dosyadaki delillerin sıkı bir biçimde takip edilmesi, özellikle cinsel suç gibi "algısal" suçlarda, önem arz etmektedir.


6- Önyargılar

Cinsel suçlar, önyargı suçlarıdır. Gerek toplumda gerekse de yargı makamlarında, cinsel suç ithamı ile itham edilen herkese, suçlu gözüyle bakılır. Hatta uygulayıcılar, bu ithama bağlı yargılamalarda beraat kararı çıktığında (özellikle Yargıtay'ın sert eleştirileri ile beraat kararları verildiğinde) üzüldüklerine bir çok avukat şahittir. 

Bu önyargıları kırmanın tek yolu, hukuktur. Hukuk, hiçbir önyargıyı ve önyargı sahibi hakim, savcı, avukat her kim olursa olsun, hiç kimseyi korumaz! Birinin cinsel suç ithamı altında bulunması karşısında hiçbir uygulayıcının, suçu sabit oluncaya kadar şüpheli veya sanığa tek bir ALEYHE kelime söylemesi, hukuken yasaktır! Bu yasağı çiğneyen kim var ise mutlaka bu sözlerin tutanağa geçmesi gerekmektedir! Adaleti sağlayan hukuktur, hukukçular değildir! Hukukçular değişebilir ama her hukukçu hukuka uygun davranmak zorundadır! Birilerinin önyargılarını beslemek için o makamlar kişilere verilmemiştir! Önyargıya sahip bir kişinin yargı makamlarından birini işgal etmesi, kabul edilemezdir! Önyargısını beslemek isteyen bir hukukçunun gazeteci, aktivist yahut bir dernek başkanı veya üyesi olması için bir engel yoktur, yeter ki Devlet tarafından verilen "karar" makamından istifa etsin!

Bu hukuk dışı önyargıya dayalı sözleri sarf eden yargı makamını işgal eden kişilerin, söyledikleri bu tür sözlerin, soruların ya da bağırtıların tutanağa geçirilmesi talebinde, sinirlenip kürsüde olmanın gücünü kullanarak bu talepleri ret ettiklerine, yüzlerce kez şahit olunmuştur! Bu nedenle, cinsel suçlar ile ilgili bir soruşturma veya yargılama sırasında mutlaka işlemlerin SEGBİS ile kaydedilmesini talep edin. Nitekim CEZA MUHAKEMESİNDE SES VE GÖRÜNTÜ BİLİŞİM SİSTEMİNİN KULLANILMASI HAKKINDA YÖNETMELİK madde 9'da, her türlü soruşturma ve yargılama işlemlerinin SEGBİS'e kaydının mümkün olacağı açıkça yazmaktadır. Eğer kaydedilme talebiniz ret edilir ve bu ret edilen celsede veya sorgulamada/ifade almada şühheli ve/veya sanığa önyargı eseri bir işlem yapılır ise, bu husus tutanağa geçirilmeli ve öncesinde SEGBİS kayıt isteminin tam da bu nedenle istendiği ve ret edildiği şerhi düşülmelidir. Zira bu belirleme, yargılamanın seyrini hukuk dışılıktan hukuki bir konuma getirmede en büyük delil olacaktır.

Bu nedenle, önyargı sahipleri kim olursa olsun, hukuk kuralları ile susturulmalı, hukukun üstün gördüğü "somut delil teorisi"ne uygun davranmaya davet edilmeli eğer yargı yetkisini kullananlar buna rağmen önyargılarını besliyorlar ise mutlaka ilgili makamlara şikayet edilmeli ve bu durum toplumsal bilgilendirmelerle ortaya konulmalıdır. Zira hukuk, hukuku uygulamayanların ifşa edilmesine de kısmen cevaz vermektedir. Hukuk sınırları içerisinde kalmak şartıyla, hukuku çiğneyenlerin haddini bildirmek, adalete yapılacak en büyük hizmetlerden biridir. Anayasal Şikayet Hakkı ve Bilgi Edinme-Edindirme yönlü yasalar, vatandaşlar bu tip durumlarda kullansınlar diye vardır.


Bu makale çok kısa tutulmuş ve bu konudan dolayı haksızlığa uğrayanlara bir fikir verilmesi amacıyla kaleme alınmıştır. Bu konu ile ilgili yazılabilecek ciltlerce bilgi vardır. Ama burada bunları yazmamızın bir anlamı bulunmamaktadır.

Bu tip ithamlarla ve hatta iftiralarla karşı karşıya kalanların, mutlaka ve mutlaka hukuki yardımdan faydalanacakları bir avukattan, profesyonel destek almaları zorunludur. Yukarıda da arz ettiğimiz üzere yargı makamları ve yargı çalışanları, bu tip ithamlarla getirilen kişilere hiç de olması gerektiği gibi davranmamaktadırlar! Kendilerini "adaletin sesi" zanneden bu önyargılı kesimin aksine, işini mükemmelen yapan, hiçbir önyargının hukuk bilgisinin önüne geçmesine izin vermeyen, dürüst, ilkeli, maddi gerçeğin ortaya çıkması için somut delil teorisinden asla ödün vermeyen, cins ırkçısı bir beyan geçerliliğine değil, deliler ile desteklenen beyanlara itibar eden hukukçu ve yargı çalışanları vardır fakat azınlıkta oldukları, Yargıtay'ın yığınla bu konuda verdiği bozma kararlarındaki ELEŞTİRİLERDEN açıkça görülmektedir.
 

Site Etiketleri: Adana Ceza Avukatı Adana Boşanma Avukatı Adana Avukat Adana Ağır Ceza Avukatı Ceza Avukatı Adana Avukat Boşanma Avukatı Ağır Ceza Avukatı

YORUM GÖNDER

ZİYARETÇİ YORUMLARI

BENZER KONULAR

Adli Sicil Kaydı ve Arşiv Kaydı Silinir Mi?

Aile Konut Şerhi

ANLAŞMALI BOŞANMA VE BOŞANMA PROTOKOLÜ

ATATÜRK ALEYHİNE SUÇLAR

BOŞANMA DAVALARINDA MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT

BOŞANMA DAVASI

GÖREVİ YAPTIRMAMAK İÇİN DİRENME SUÇU

7406 SAYILI KANUN İLE TCK'DA VE BİR KISIM KANUNLARDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

CEZA DAVALARINDA TENSİP ZAPTI NEDİR?

TENSİPLE TAHLİYE NEDİR?

ESAS HAKKINDA MÜTALAA NEDİR?

İŞLENEMEZ SUÇ

MEŞRU SAVUNMA

ORGANİZE SUÇLULUK

SUÇUN DEREBEYLERİ

CEZA AVUKATININ YOL HARİTASI

KASTEN ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS SUÇU

SUÇA YARDIM ETME

TCK MD 1 - CEZA KANUNUNUN AMACI

TCK MADDE 267 İFTİRA SUÇU

YAĞMA (GASP) SUÇU

UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDE TİCARETİ YAPMA SUÇU

TEFECİLİK SUÇU ÜZERİNE

TUTUKLAMA NEDİR?

HİÇ KİMSE KONUŞMAYA ZORLANAMAZ!

CEZA KANUNLARINI BİLMEMEK MAZERET DEĞİLDİR

BOŞANMA DAVALARINDA CİNSEL KUSUR İDDİALARI

KISITLAMA KARARI VE AVUKATIN HAKLARI

CEZA YARGILAMASINDA SONRADAN DEĞİŞEN - ÇELİŞEN İFADE

YARGITAY KURAL OLARAK MADDİ VAKIA DENETİMİ YAPAMAZ

CİNSEL SUÇLARDA NASIL BİR AVUKATA İHTİYACIN VAR?

SUÇ İŞLEMEK AMACIYLA ÖRGÜT KURMA SUÇLARINDA HİYERARŞİ VE İSPAT SORUNU BİR KARAR İNCELEMESİ

TERK SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI

EVLİLİKTE ÇOCUĞU KORUMAK İÇİN TEHDİT - BOŞANMA

HUKUKUN YASAKLADIĞI PUSULA: SUÇ YOLU (ITER CRIMINIS)

KASTEN ÖLDÜRME SUÇLARINDA TAHRİK

EŞİNE ŞEREFSİZ DEMEK BOŞANMA SEBEBİ Mİ?

CEZA SORUŞTURMASI VE YARGILAMASINDA AVUKATIN YERİ VE ZORUNLU-İSTEĞE BAĞLI MÜDAFİLİK

KATALOG SUÇ GEREKÇESİYLE TUTUKLAMA VE ANAYASA'YA AYKIRILIK SORUNU

EŞ TAKİBİ - DEDEKTİFLİK VE HUKUKİ DURUM

KÖTÜ MUAMELE SUÇU (TCK M. 232/1. F.)

POŞETTE PARMAK İZİ ÇIKMASI CEZALANDIRMAK İÇİN TEK BAŞINA YETERLİ DEĞİLDİR

6284 SAYILI KANUN: SOMUT DELİLİN HİÇE SAYILMASI VE ÇÖZÜM

POSTMODERN ENGİZİSYON KURALI: KADININ BEYANI ESASTIR!

CİNSEL SUÇLARDA İFTİRALAR VE SAVUNMANIN HUKUKSAL GÜCÜ

CEZA YARGILAMASININ AMACI: MADDİ GERÇEĞİ ORTAYA ÇIKARMAK

HUKUKA AYKIRI ESAS HAKKINDA MÜTALAA SORUNU

YARGITAY KARARLARI PENCERESİNDEN "SUÇ İŞLEMEYE TAHRİK" SUÇU

SUSMA HAKKINI KULLANMAK ve SUÇU İNKAR ETME ALEYHE YORUMLANAMAZ