

TALİMATLA İFADE ALMA / SAVUNMA VE 5 YIL ALT SINIR SORUNU
Ceza yargılamasında, hakkında iddianame düzenlenip kamu davası açılan sanığın, savunmasının talimatla alınması hususunda bir çok sorun çıkmakta ve bu yönde hukuki hassasiyet maalesef özellikle yerel mahkemelerce gösterilmemekte, çoğu zaman da istinaf ve temyiz makamları da bu konuyu atlayabilmektedir.
Talimatla sanığın savunmasının / ifadesinin belirlenmesi konusunda ikili bir ayrıma gidilmektedir (CMK md. 196).
Sanığa İsnat Edilen Suçun Altı Sınırı 5 Yıldan Az İse
Sanığa isnat edilen (iddianamede cezalandırılması istenen) suçun alt sınırı, 5 yıl altı ise, sanık istinabe suretiyle yani yargılamayı yapan mahkemenin bulunduğu yerden başka bir yerde bulunuyor ise, bağlı olduğu yargı çevresindeki mahkemeye talimat yazılarak, oradaki hakim tarafından sorguya çekilebilir, savunması tespit edilebilir, ifadesi alınabilir.
Ancak talimat mahkemesi, istinabe suretiyle bir sanığın sorgusunu yapar iken / savunmasını tespit eder iken / ifadesini alır iken sanığa, esas mahkemesinde yani davaya esas bakan mahkemenin huzurunda savunmasını sunmak / ifadesini vermek isteyip istemediğini sormalıdır (CMK md. 192/2.f.-son cümle). Bu, kanunun emredici bir düzenlemesidir ve bu emredici düzenlemeye uyulmaz ise, sanık hakkında karar kesinleşse dahi, yeniden yargılama ve kanun yararına bozma konusu yapılabilir.
Nitekim Yargıtay 2. Ceza Dairesi önüne gelen bir davada, "... Sanık ... hakkında; … Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yakalama emri üzerine sorgusu yapılan sanığa, sorgusundan önce ifadesini yargılamanın yapıldığı esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulmayıp, 5271 sayılı CMK’nın 196/2. maddesine aykırı şekilde yapılan sorgusu esas alınmak suretiyle hakkında mahkumiyet hükmü kurularak savunma hakkının kısıtlanması, bozmayı gerektirmiş(tir)" yönünde karar vermiştir (İlgili kararın künyesine ulaşmak ve kararın tamamını okumak için TIKLAYIN).
Sanığa İsnat Edilen Suçun Alt Sınırı 5 Yıl ve 5 Yıldan Fazla İse
Sanığa isnat edilen suçun alt sınırı 5 yıl ve 5 yıldan fazla ise, sanığın istinabe suretiyle talimatla ifadesinin alınması, mümkün değildir. CMK md. 196/2.f. düzenlemesinden bu durum rahatça tespit edilebilmektedir.
Sanığın üzerine atılı suçun alt sınırı 5 yıl ve 5 yıldan fazla ise, sanığın savunmasının tespiti / ifadesinin alınması / sorguya çekilmesi, mutlaka ve mutlaka yargılamayı yapan mahkemenin huzurunda gerçekleştirilmeli, kararı verecek olan hakim veya mahkemenin, sanıkla yüz yüze iletişim kurmaları, zorunludur.
Bu o kadar önemli bir unsurdur ki, yukarıda da belirttiğimiz gibi, kesinleşmiş kararlar için da yeniden yargılama ve kanun yararına bozma sebebidir.
Yargıtay 1 Ceza Dairesi, kanun yararına bozma yoluyla önüne gelen bir dosyada; "Hükümlünün üzerine atılı neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçu için 5237 sayılı Kanun’un 86/1, 86/3-e, 87/1-c, 87/1-son maddeleri kapsamında öngörülen cezanın alt sınırının beş yıl hapis cezası olması nedeniyle, 5271 sayılı Kanun’un 196/2. maddesi gereği savunmasının ve ek savunmasının yargılamayı yapan Mahkemece bizzat alınması gerektiği dikkate alınmadan istinabe suretiyle alınan savunmasının hükme esas alınması, Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür." (İlgili kararın künyesine ulaşmak ve kararın tamamını okumak için TIKLAYIN)
SEGBİS Sorunu
Tüm bu noktada, günümüzde sıkça kullanılan SEGBİS ile sanığın savunmanın belirlenmesi, sorgusunun yapılması, ifadesinin alınması işlemi yapılmasına da değinmek gerekmektedir.
Yukarıda sanığın üzerine atılı suçun alt sınırı 5 yıl ve üzeri hapis cezasının öngörülmesi durumunda, sanığın bizzat mahkemece savunmasının tespit edilmesi gerektiğini belirtmiş idik. İşte mahkeme, sanığın savunmasını huzurda tespit eder iken / sorgusunu yapar iken / ifadesini alır iken SEGBİS sisteminden yararlanabilir (CMK md. 196/4.f.). SEGBİS, sanığın online / canlı olarak mahkeme huzurunda sesli ve görüntülü aktarım cihazlar marifetiyle iletişimini sağlayan bir sistemdir. SEGBİS yöntemi ile yargılamayı yapan esas mahkeme ile sanığın, mahkemenin bulunduğu yere uzak bir yerde bulunması durumunda, yargılamaya etkin şekilde katılmasını sağlaması, ulaşım giderleri, zaman kaybı gibi bir çok zorlukları ortadan kaldırması bakımından SEGBİS, büyük bir kolaylıktır.
Ancak, her ne kadar teknolojinin tüm nimetlerinden faydalanarak ve gerçekten profesyonel bir alt yapıyla oluşturulan SEGBİS sistemi bir çok konuda yargının yükünü ortadan kaldırsa da sanık ve yargı makamının SEGBİS yöntemi ile savunmanın alınması yönünde hem fikir olmaları gerekmektedir. Eğer mahkeme, SEGBİS yöntemi ile yapılan sorgunun sağlıklı olmadığına kanaat getirir ise sorun yoktur çünkü mahkeme hemen sanığın mahkeme huzurunda hazır edilmesi için gerekli tüm yazışmaları yaparak, sanığın mahkeme huzuruna getirilmesini sağlayabilir.
Sorun, sanık tarafından SEGBİS ile değil, mahkemenin bizzat huzurunda bulunarak savunmasını vermek istemesi durumunda çıkmaktadır. Maalesef mahkemeler, sanıkların bu yöndeki taleplerini kabul etme konusunda hiç de istekli değillerdir. Bu yöndeki tartışmalara girmeden açıkça söyleyelim ki, SEGBİS ile ifadesine başvurulan / sorgusu yapılan / savunması tespit edilen sanığın, bizzat mahkemede hazır bulunmak istemesi durumunda, mahkeme bu talebi yerine getirmek zorundadır. Fakat bu talebin yerine getirilmesi konusunda bir imkansızlık var ise, gerekçelerini belirtmek suretiyle mahkemenin bu yönde bir karar alması zorunludur.
Nitekim Yargıtay 6 Ceza Dairesi önüne gelen bir dosyada; SEGBİS ile ifadesi alınan sanığın mahkemenin huzurunda bizzat hazır bulunmak istemesine rağmen sanığın bu talebi ile ilgili hiçbir karar vermeden yerel mahkemenin, sanığın SEGBİS üzerinden verdiği ifadesi ile yetinip, sanık hakkında mahkumiyet kararı verlmesine yönelik kararı hakkında; sanığın SEGBİS ile savunma yapmaya zorlamayacağı, sanığın mahkemede bizzat hazır olma talebinin reddinin haklı gerekçelerle ortaya konulması gerektiği gerekçesiyle, sanığın savunma hakkının kısıtlanması nedeniyle bozma kararı vermiştir (İlgili kararın künyesine ulaşmak ve kararın tamamını okumak için TIKLAYIN).
