HUKUKA AYKIRI ESAS HAKKINDA MÜTALAA SORUNU
HUKUKA AYKIRI ESAS HAKKINDA MÜTALAA SORUNU
0 Yorum
19352
01-02-2025

Ceza yargılamalarında bir çok hukuka ve kanuna aykırı hususun, gelenek haline gelmiş olduğu bir gerçek. İşte bunlardan biri de ceza yargılamasında iddiamakamlarının esas hakkındaki mütalaalarında yerleşik olan "sanık lehine olan delilleri görmemezlikten gelme" geleneğidir.

Ceza yargılamalarının çoğunda iddiamakamı (yani duruşmaya iştirak eden Cumhuriyet Savcısı), yargılamadaki sanık lehine olan bir çok delili görmezden gelerek, iddianameyi tekrardan öte gitmeyen hatta iddianamedeki ithamı (sonuç cezayı) yükselten mütalaalarda bulunmaktadırlar. Fakat bu husus, hukuktan önce kanuna aykırıdır. 


CMK md. 160/2 : Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.


Kanun metni gayet açıktır. Cumhuriyet savcısı, "şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür". Bu, emredici bir düzenlemedir. Aynı şekilde kanun koyucu madde metninde Cumhuriyet Savcılarının "şüpheli lehine ve aleyhine" olan tüm delilleri toplama ve muhafaza altına alma yükümlülüğü de getirmiştir. Bu düzenleme de emredici niteliktedir.

Bu durumda, ceza yargılamasında iddiamakamı sıfatıyla yer alan Cumhuriyet Savcılarının, yargılanan sanığın haklarını (ki, soruşturmada şüpheli olan fail, yargılamada sanık ismini alır, her ikisi de aynı kişiyi yani faili işaret eder) korumakla yükümlü olduğu açıkça görülmektedir. Bu yükümlülük, emrindeki adli kolluk kuvvetlerini dahi kullanarak yerine getirilmesi zorunlu olan bir yükümlülüktür. 

Bazıları, madde metninin soruşturma açısından geçerli olduğunu, yargılama aşamasını kapsamadığını ileri sürmektedirler. Bu görüş, hem madde metnine hem kanunun amacına hem de hukuka aykırıdır. Zira madde metninde sadece soruşturmadan bahsedilmediği gibi, bu hükmün amacının "adil bir yargılamanın yapılabilmesi için" olduğu açıkça belirtilmiş, bu yükümlülüğün zaman kapsamını da "adil yargılama" olarak çizmiştir. Adil yargılama, soruşturmanın başlamasından tutun, kararın kesinleşmesine yani yerel mahkeme, istinaf ve eğer temyize tabi bir karar verilir ise temyiz aşamasının sonuna kadar geçen süreyi ve aşamaları kapsar. Bu nedenle madde metninin CMK'nın "Soruşturma İşlemleri" bölümünde düzenlenmesinin bu açıdan bir önemi yoktur zira madde metninde "adil bir yargılamanın yapılabilmesi" tabiri, yargılama aşamalarını da kapsayan bir süreci işaret etmektedir.

Tüm bu anlatılanlar ışığında, gerek soruşturmada gerekse de yargılama-istinaf-temyiz aşamalarında yer alan Cumhuriyet Savcısının (ister soruşturma savcısı, ister iddiamakamı sıfatıyla olsun) soruşturmada ve yargılamada yer alan failin (şüpheli-sanık) haklarını korumakla yükümlü olduğunu söylemek, kanun metnine uygun olacaktır. Kaldı ki Cumhuriyet Savcılığı gibi bir makamın sadece mağdur, müşteki, katılan, tanık, bilirkişi gibi soruşturmanın tüm süjelerini korumakla yükümlü olduğunu düşünüp, şüpheli ve sanığın haklarını korumakla yükümlü olmadığını düşünmek, mümkün değildir. Kamu adına hareket eden, kamu adına iddianame yazan, kamu adına mütalaa veren Cumhuriyet Savcılarının, bu "kamu" kavramı içerisinde doğal olarak yer alan "şüpheli-sanık-hükümlü" kişileri ayırmasını, hariç bırakmasını düşünmek, hukuki bir cinnet halidir.

Bu nedenle, soruşturmanın ve yargılamanın hangi aşamasında olursa olsun, görüş bildiren (iddianame, mütalaa yahut tebliğname vs.) Cumhuriyet Savcısının, şüpheli yahut sanığın haklarını korumakla yükümlü olduğunu, adil bir yargılamanın gerçekleşmesi için herkese eşit mesafede ve maddi gerçeğin ortaya çıkması için çaba sarf etmesi gerektiği, aksine yapılan her işlemin, bildirilen görüşün, mütalaanın, iddianamenin yahut tebliğnamenin vs. kanunun emredici düzenlemesine aykırı olması nedeniyle YOK HÜKMÜNDE olduğunu söylemek, yanlış olmayacaktır. 

Hukukun en temel ilkelerinden biri de, emredici düzenlemelere aykırı yapılan her işlemin, yok hükmünde olduğudur. Kanunun emredici düzenlemelerine aykırı yapılan evlendirme işlemi yok hükmündedir, kanunun emredici düzenlemesine aykırı verilen bir mahkeme kararı yok hükmündedir (ki istinaf ve Yargıtay bu nedenle kaldırma/bozma kararları vermektedirler), kanunun emredici düzenlemesine aykırı bir resmi belge yok hükmündedir vs. Örnekler çoğaltılabilir. Tüm bu verilen ve binlercesi verilebilecek olan örneklerde olduğu gibi, kanunun emredici düzenlemesine aykırı olan iddianame, esas hakkındaki mütalaa, tebliğname de yok hükmündedir ve ne mahkemece hükme ne de savunma makamınca "beyanda bulunmaya" esas alınacak bir değer taşımayacaktır. 

Unutulmamalıdır ki, kanunun emredici düzenlemesine aykırı iddianame (ki bu nedenle iddianamenin iadesi kurumu vardır), esas hakkındaki mütalaa ve tebliğname nasıl yok hükmünde ise, kanunun emredici düzenlemesine aykırı savunma da yok hükmündedir. Burada ortaya konulmaya çalışılan, kanunun emredici düzenlemelerine aykırı oluşan geleneksel tavırların eleştirilmesi ve doğru olanın yani kanunun emredici düzenlemelerinin gereğinin yapılması suretiyle hukuka uygunluğun sağlanmasıdır. Kanunun emredici düzenlemesine aykırı yapılan her işlem, fiil yahut karar, yok hükmündedir ve kim tarafından yapılır ise yapılsın, hukuki ve cezai sorumluluk doğurur.

 

İLGİLİ MAKALELER

ESAS HAKIKNDA MÜTALAA

Site Etiketleri: Adana Ceza Avukatı Adana Boşanma Avukatı Adana Avukat Adana Ağır Ceza Avukatı Ceza Avukatı Adana Avukat Boşanma Avukatı Ağır Ceza Avukatı

YORUM GÖNDER

ZİYARETÇİ YORUMLARI

BENZER KONULAR

Adli Sicil Kaydı ve Arşiv Kaydı Silinir Mi?

Aile Konut Şerhi

ANLAŞMALI BOŞANMA VE BOŞANMA PROTOKOLÜ

ATATÜRK ALEYHİNE SUÇLAR

BOŞANMA DAVALARINDA MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT

BOŞANMA DAVASI

GÖREVİ YAPTIRMAMAK İÇİN DİRENME SUÇU

7406 SAYILI KANUN İLE TCK'DA VE BİR KISIM KANUNLARDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

CEZA DAVALARINDA TENSİP ZAPTI NEDİR?

TENSİPLE TAHLİYE NEDİR?

ESAS HAKKINDA MÜTALAA NEDİR?

İŞLENEMEZ SUÇ

MEŞRU SAVUNMA

ORGANİZE SUÇLULUK

SUÇUN DEREBEYLERİ

CEZA AVUKATININ YOL HARİTASI

KASTEN ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS SUÇU

SUÇA YARDIM ETME

TCK MD 1 - CEZA KANUNUNUN AMACI

TCK MADDE 267 İFTİRA SUÇU

YAĞMA (GASP) SUÇU

UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDE TİCARETİ YAPMA SUÇU

TEFECİLİK SUÇU ÜZERİNE

TUTUKLAMA NEDİR?

HİÇ KİMSE KONUŞMAYA ZORLANAMAZ!

CEZA KANUNLARINI BİLMEMEK MAZERET DEĞİLDİR

BOŞANMA DAVALARINDA CİNSEL KUSUR İDDİALARI

KISITLAMA KARARI VE AVUKATIN HAKLARI

CEZA YARGILAMASINDA SONRADAN DEĞİŞEN - ÇELİŞEN İFADE

YARGITAY KURAL OLARAK MADDİ VAKIA DENETİMİ YAPAMAZ

CİNSEL SUÇLARDA NASIL BİR AVUKATA İHTİYACIN VAR?

SUÇ İŞLEMEK AMACIYLA ÖRGÜT KURMA SUÇLARINDA HİYERARŞİ VE İSPAT SORUNU BİR KARAR İNCELEMESİ

TERK SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI

EVLİLİKTE ÇOCUĞU KORUMAK İÇİN TEHDİT - BOŞANMA

HUKUKUN YASAKLADIĞI PUSULA: SUÇ YOLU (ITER CRIMINIS)

KASTEN ÖLDÜRME SUÇLARINDA TAHRİK

EŞİNE ŞEREFSİZ DEMEK BOŞANMA SEBEBİ Mİ?

CEZA SORUŞTURMASI VE YARGILAMASINDA AVUKATIN YERİ VE ZORUNLU-İSTEĞE BAĞLI MÜDAFİLİK

KATALOG SUÇ GEREKÇESİYLE TUTUKLAMA VE ANAYASA'YA AYKIRILIK SORUNU

EŞ TAKİBİ - DEDEKTİFLİK VE HUKUKİ DURUM

KÖTÜ MUAMELE SUÇU (TCK M. 232/1. F.)

POŞETTE PARMAK İZİ ÇIKMASI CEZALANDIRMAK İÇİN TEK BAŞINA YETERLİ DEĞİLDİR

6284 SAYILI KANUN: SOMUT DELİLİN HİÇE SAYILMASI VE ÇÖZÜM

POSTMODERN ENGİZİSYON KURALI: KADININ BEYANI ESASTIR!

CİNSEL SUÇLARDA İFTİRALAR VE SAVUNMANIN HUKUKSAL GÜCÜ

CEZA YARGILAMASININ AMACI: MADDİ GERÇEĞİ ORTAYA ÇIKARMAK

HUKUKA AYKIRI ESAS HAKKINDA MÜTALAA SORUNU

YARGITAY KARARLARI PENCERESİNDEN "SUÇ İŞLEMEYE TAHRİK" SUÇU

SUSMA HAKKINI KULLANMAK ve SUÇU İNKAR ETME ALEYHE YORUMLANAMAZ