Site Etiketleri:
Adana Ceza Avukatı
Adana Boşanma Avukatı
Adana Avukat
Adana Ağır Ceza Avukatı
Ceza Avukatı
Adana Avukat
Boşanma Avukatı
Ağır Ceza Avukatı
Adana Ceza Avukatı
Adana Ağır Ceza Avukatı
TÜRK HUKUKUNDA DİJİTAL UNUTULMA HAKKI
1. Giriş: Dijital Çağda Unutulma Hakkı Kavramı
Dijitalleşen dünyada, bilginin kalıcılığı ve anında erişilebilirliği, bireylerin yaşamları üzerinde derin ve kalıcı etkiler bırakmaktadır. İnternetin "unutmayan ve sonsuz bir bilgi kaynağı" haline gelmesi, bireylerin geçmişte yaşadığı olumsuzlukların, hataların veya güncelliğini yitirmiş bilgilerin sürekli olarak gündemde kalmasına yol açmaktadır. Bu dijital bellek, kişilerin geçmişin yükünden kurtularak sosyal ve profesyonel hayatlarında temiz bir sayfa açmalarını zorlaştırmaktadır. İşte bu noktada, "unutulma hakkı" dijital çağın getirdiği bu zorunluluk karşısında kritik bir denge mekanizması olarak ortaya çıkmaktadır. Hakkın temel amacı, bireyin şeref ve itibarını koruyarak, geçmişin olumsuz izlerini sürekli taşımak zorunda kalmadan geleceğini özgürce şekillendirmesine olanak tanımaktır.
Unutulma hakkı kavramı, küresel ölçekte ilk kez Avrupa Birliği Adalet Divanı'nın (ABAD) 13 Mayıs 2014 tarihli meşhur "Google İspanya" kararıyla tanınır hale gelmiştir. Bu karar, arama motorlarının veri sorumlusu olarak kabul edilmesi ve belirli koşullar altında kişisel verilerin arama sonuçlarından çıkarılmasını talep etme hakkını tanıyarak bir dönüm noktası olmuştur. Türk hukuk sistemine ise bu hak, doğrudan bir yasal düzenleme ile değil, Anayasal ilkelerden güç alan yüksek yargı içtihatları aracılığıyla girmiştir. Bu durum, hakkın sınırlarının ve uygulama alanının dinamik bir şekilde yargı kararlarıyla şekillenmesine neden olmuştur.
Bu makalede, unutulma hakkının Türk hukukundaki yasal dayanakları, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay tarafından belirlenen uygulama kriterleri ve hak sahiplerinin bu hakkı kullanmak için başvurabilecekleri farklı hukuki yolları ayrıntılı bir şekilde analiz edilmektedir.
2. Türk Hukukunda Unutulma Hakkının Yasal Dayanakları
Unutulma hakkının Türk hukuk sistemindeki normatif temeli, tek bir kanun metninden ziyade Anayasa, kanunlar ve yüksek mahkeme içtihatlarından oluşan çok katmanlı ve dinamik bir yapıya sahiptir. Anayasa'da açıkça düzenlenmemiş olmasına rağmen, bu hak meşruiyetini temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan anayasal hükümlerden almaktadır. Yasal düzenlemeler bu hakkın pratik uygulamasına zemin hazırlarken, hakkın kapsam ve sınırları büyük ölçüde Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararlarıyla çizilmiştir. Bu yapıda Anayasa, hakkın meşruiyet zeminini oluştururken; KVKK ve 5651 sayılı Kanun, hakkın kullanılabileceği prosedürel kanalları sunmakta; yüksek yargı içtihatları ise bu kanalların hangi koşullar altında ve hangi sınırlar dahilinde işletileceğini belirleyen dinamik bir rehber görevi görmektedir.
2.1. Anayasal Temeller
Unutulma hakkı, Anayasa'da ismen zikredilmemekle birlikte, hukuki dayanağını bireyin varlığını ve onurunu korumayı amaçlayan temel anayasal ilkelerden almaktadır. Bu hakkın temelindeki anayasal güvenceler şunlardır:
-
Madde 5 (Devletin Temel Amaç ve Görevleri): Bu madde, Devlet'e "insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlama" görevini yüklemektedir. Bu pozitif yükümlülük, bireyin geçmişin olumsuz etkilerinden arınarak "yeni bir sayfa açma" olanağına sahip olmasını da kapsar.
-
Madde 17 (Kişinin Dokunulmazlığı, Maddi ve Manevi Varlığı): Herkesin, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğunu düzenleyen bu madde, kişinin şeref ve itibarının korunması hakkını güvence altına alır. Geçmişteki olumsuz olayların sürekli olarak gündeme getirilmesi, kişinin manevi varlığına bir müdahale teşkil ettiğinden, bu madde unutulma hakkına güçlü bir anayasal dayanak sunar.
-
Madde 20 (Özel Hayatın Gizliliği ve Kişisel Verilerin Korunması): Bu madde, herkesin kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahip olduğunu belirtir. Bu hak, kişisel verilerin silinmesini talep etmeyi de kapsadığından, unutulma hakkının en doğrudan ve somut anayasal dayanağını oluşturur.
2.2. Yasal Düzenlemeler ve İçtihatların Rolü
Türk hukukunda unutulma hakkını doğrudan tanımlayan özel bir kanun bulunmamaktadır. Bu normatif boşluk, özellikle Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) ve İnternet Kanunu gibi ilgili yasalardaki mekanizmaların yüksek yargı içtihatları ile yorumlanması yoluyla doldurulmuştur.
-
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK): Unutulma hakkının pratik uygulamasının en önemli yasal zeminini KVKK oluşturur. Kanun'un 7. maddesi, işlenmesini gerektiren sebeplerin ortadan kalkması halinde kişisel verilerin silinmesini, yok edilmesini veya anonim hale getirilmesini düzenler. 11. maddesi ise ilgili kişiye, bu verilerin silinmesini talep etme hakkı tanır. Bu hükümler, bireylerin dijital ortamdaki verilerinin kaldırılmasına yönelik taleplerinin hukuki temelini oluşturur.
-
5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun: Bu kanun, unutulma hakkından farklı olarak, içeriğin doğrudan kaynağından kaldırılması veya içeriğe erişimin engellenmesi mekanizmalarını düzenler. Kanun'un 9. ve 9/A maddeleri, kişilik haklarının veya özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiği durumlarda mahkeme kararıyla içeriğin yayından çıkarılması veya erişimin engellenmesi prosedürlerini belirler.
-
Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi İçtihatları: Hakkın Türk hukukunda yerleşmesini sağlayan temel dinamik, yüksek yargı kararlarıdır.
-
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 17.06.2015 tarihli ve E.2014/4-56, K.2015/1679 sayılı kararı, unutulma hakkının Türk hukukunda ilk kez kabul edildiği emsal karar olarak kabul edilir. Bu kararda Yargıtay, ABAD'ın "Google İspanya" kararına atıfta bulunarak, dijital hafızadaki olumsuz olayların bir süre sonra unutulmasını isteme hakkının hukuken korunması gerektiğini belirtmiştir.
-
Anayasa Mahkemesi'nin N.B.B. kararı (B. No: 2013/5653) ise hakkın anayasal koruma alanını netleştirmiş ve uygulama kriterlerini ortaya koymuştur. AYM, eski bir adli para cezasına ilişkin haberin internet arşivinde kalmaya devam etmesinin, başvurucunun şeref ve itibar hakkını (Anayasa m. 17) ihlal ettiğine hükmetmiştir. Bu karar, unutulma hakkının kullanımında bireyin hakları ile basın özgürlüğü arasında kurulması gereken adil denge testinin temel ölçütlerini belirlemiştir.
-
Sonuç olarak, unutulma hakkının kapsam ve sınırlarının kanunlar yerine büyük ölçüde yargısal kararlar ile şekillendirilmiş olması, bu alanın ne kadar dinamik ve somut olayın özelliklerine bağlı bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir.
3. Unutulma Hakkının Uygulama Kriterleri ve Sınırları
Unutulma hakkı, sınırsız ve mutlak bir hak değildir. Her somut olayda, bireyin geçmişinin dijital izlerinden arınma talebi ile toplumun haber alma hakkı, kamunun bilgi edinme özgürlüğü ve basın özgürlüğü gibi temel hak ve özgürlükler arasında hassas bir dengeleme yapılması zorunludur. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Kişisel Verileri Koruma Kurulu, bu dengeyi kurmak için bir dizi objektif kriter geliştirmiştir. Bu kriterler, bir talebin meşru olup olmadığını değerlendirirken yargı ve idari makamlara yol gösterir.
Aşağıdaki tablo, yüksek mahkemeler ve Kurul tarafından benimsenen temel dengeleme kriterlerini ve bu kriterlerin analizini özetlemektedir:
|
Değerlendirme Kriteri |
Açıklama ve Analiz |
|
Yayının İçeriği ve Niteliği |
İçeriğin, doğrulanabilir olgusal gerçekleri mi yoksa sübjektif bir değer yargısını mı yansıttığı incelenir. Olgusal gerçeklere dayanan (örneğin bir mahkeme kararının sonucu) haberlerin kaldırılması, sübjektif ve aşağılayıcı nitelikteki değer yargılarının (örneğin 'yapılan alçaklıktır' gibi ifadeler) kaldırılmasından daha zordur. Mahkemeler, kamuyu bilgilendirme değeri taşıyan olgusal iddialara daha fazla koruma tanır. |
|
Yayında Kalma Süresi ve Güncellik |
Haberin veya içeriğin üzerinden ne kadar zaman geçtiği, en önemli kriterlerden biridir. İçeriğin güncelliğini yitirmiş olması, unutulma hakkı talebini güçlendirir. Yargıtay, somut olayın niteliğine göre değişmekle birlikte, toplumu geniş çapta etkilemeyen olaylar için 4 ila 9 yıllık süreleri hakkın doğması için yeterli görebilmiştir. |
|
Kamu Yararı ve Toplumsal Katkı |
İçeriğin toplumsal açıdan bir değer taşıyıp taşımadığı, tarihsel veya bilimsel bir veri niteliğinde olup olmadığı ve geleceğe ışık tutma potansiyeli değerlendirilir. Yayında kalmasında üstün bir kamu yararı kalmadığı durumlarda, denge bireyin unutulma hakkı lehine kurulur. Yargı, haberin ilk yayınlandığı andaki kamu yararı ile mevcut durumdaki kamu yararını ayrı ayrı değerlendirir. Zamanla toplumsal ilginin ve haber değerinin ortadan kalkması, 'üstün kamu yararı'nın artık mevcut olmadığına işaret eder ve dengeyi bireyin lehine çevirir. |
|
Habere Konu Kişinin Konumu |
Kişinin siyasetçi, sanatçı gibi kamusal bir figür olup olmadığı dengeyi doğrudan etkiler. Kamusal figürlerin, özel hayatlarının daha dar bir korumaya sahip olduğu ve eleştiriye daha fazla katlanmak zorunda oldukları kabul edilir. Bu ayrımın temelinde, kamusal figürlerin siyasi veya toplumsal tartışmalara katılarak kendilerini kamuoyunun eleştirisine ve ilgisine daha fazla açtıkları varsayımı yatar. Bu durum, özel hayatlarının korunma alanını daraltır ve unutulma hakkı taleplerinin daha sıkı bir denge testine tabi tutulmasını gerektirir. |
|
Halkın İlgisi |
İçeriğe yönelik güncel bir kamuoyu ilgisinin devam edip etmediği dikkate alınır. Eğer toplumun ilgili veriye yönelik ilgisi canlı ise veya konu kamusal bir tartışmanın parçası olmaya devam ediyorsa, unutulma hakkının kullanılması zorlaşır. |
|
Özel Durumlar |
Arama sonuçlarının öznesinin bir çocuk olması veya bilginin özel nitelikli kişisel veri (sağlık verileri, ceza mahkûmiyeti bilgileri vb.) içermesi gibi durumlar, denge testinde bireyin hakları lehine daha güçlü bir koruma sağlanmasını gerektirir. Bu durumlarda, Anayasa'nın ve KVKK'nın özel olarak koruma altına aldığı hassas veri kategorileri söz konusudur. Çocuğun üstün yararı ilkesi ve ceza mahkumiyeti gibi bilgilerin bireyin geleceği üzerindeki damgalayıcı etkisi, dengeleme testinde bu hakların basın özgürlüğü karşısında daha ağır basmasına neden olur. |
Bu kriterler, her başvurunun kendi özel koşulları içinde titizlikle ve bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmesini gerektirir. Standart bir formülün olmaması, hakkın doğasının ne kadar hassas ve bağlama duyarlı olduğunu göstermektedir.
4. Unutulma Hakkı Kapsamında Başvuru Usul ve Esasları
Türk hukukunda unutulma hakkını fiilen kullanmak için, hedeflenen sonuca göre stratejik olarak ayrışan iki temel hukuki yol bulunmaktadır: Biri, bilginin bulunabilirliğine müdahale eden KVKK temelli idari yol; diğeri ise bilginin varlığına müdahale eden 5651 sayılı Kanun temelli yargısal yoldur.
4.1. Prosedür 1: Arama Motoru Sonuçlarının Kaldırılması (İndeksten Çıkarma)
Bu yol, unutulma hakkının teknik anlamdaki temel karşılığıdır. Amaç, hukuka uygun olarak yayınlanmış ancak zamanla güncelliğini yitirmiş bir içeriğin kaynağında kalmasına izin verirken, kişinin adıyla yapılan aramalarda bu içeriğin listelenmesini engellemektir (de-indexing).
Bu prosedürün başvuru adımları aşağıdaki gibidir:
-
Hukuki Dayanak: Başvurunun temelini 6698 sayılı KVKK ve Kişisel Verileri Koruma Kurulu'nun 23.06.2020 tarihli ve 2020/481 sayılı Kararı oluşturur. Bu kararla birlikte Google, Yandex gibi arama motorları, indeksleme faaliyetleri nedeniyle KVKK kapsamında "veri sorumlusu" olarak kabul edilmiştir.
-
İlk Başvuru Mercii: Talep, KVKK uyarınca öncelikle doğrudan veri sorumlusuna, yani ilgili arama motoruna iletilmelidir. Arama motorları (örneğin Google), bu tür talepler için genellikle özel çevrimiçi formlar sunmaktadır.
-
Veri Sorumlusunun Yanıt Süresi: Veri sorumlusu olan arama motoru, başvuruyu aldıktan sonra en geç 30 gün içinde talebi yanıtlamakla yükümlüdür.
-
Sonraki Adım (Şikayet): Veri sorumlusunun talebi reddetmesi, yetersiz bir yanıt vermesi veya 30 günlük yasal süre içinde hiç yanıt vermemesi durumunda, ilgili kişinin Kişisel Verileri Koruma Kurulu'na şikâyette bulunma hakkı doğar. Kurul, şikayeti daha önce belirlediği dengeleme kriterleri çerçevesinde inceleyerek karara bağlar.
4.2. Prosedür 2: İçeriğin Kaynağından Kaldırılması ve Erişimin Engellenmesi
Bu yol, içeriğin kendisinin hukuka aykırı olduğu veya kişilik haklarını doğrudan ihlal ettiği iddiasıyla, içeriğin barındırıldığı web sitesinden tamamen kaldırılmasını (removal) veya Türkiye'den erişilemez hale getirilmesini amaçlar.
Bu prosedürün başvuru adımları aşağıdaki gibidir:
-
Hukuki Dayanak: Bu prosedürün yasal temelini 5651 sayılı Kanun'un 9. Maddesi oluşturur. Bu madde, kişilik haklarının ihlali nedeniyle içeriğe erişimin engellenmesini düzenlemektedir.
-
Başvuru Mercileri: Kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişi, iki temel seçeneğe sahiptir:
-
Öncelikle içerik sağlayıcısına (örneğin, haber sitesi editörlüğü), ona ulaşılamaması halinde ise yer sağlayıcısına (hosting firması) başvurarak içeriğin 24 saat içinde kaldırılmasını talep etmek.
-
Bu adımı atlayarak doğrudan Sulh Ceza Hâkimliği'ne başvurarak içeriğe erişimin engellenmesini veya içeriğin çıkarılmasını talep etmek.
-
-
Yargısal Süreç: Sulh Ceza Hâkimi, yapılan talebi en geç 24 saat içinde duruşma yapmaksızın karara bağlar. Hâkimin verdiği erişimin engellenmesi kararı, uygulanmak üzere doğrudan Erişim Sağlayıcıları Birliği'ne (ESB) gönderilir ve derhal yerine getirilir.
Bu iki farklı yolun varlığı, hak arayan bireylerin taleplerinin niteliğine ve ulaşmak istedikleri sonuca göre doğru hukuki stratejiyi belirlemelerini zorunlu kılmaktadır. Bir yol idari bir süreci başlatırken, diğeri doğrudan yargısal bir mekanizmayı harekete geçirmektedir.